Yönetici Yardımcı Teşekkürleri : 15 Yaş : 26 Kayıt tarihi : 12/07/09 Nerden : . Mesaj Sayısı : 1354 Tecrübe Puanı : 18623
 |  Konu: Mavi Marmara'nın kahramanları C.tesi Haz. 12, 2010 1:31 am | |
| Samet DOĞAN
sdogan@habertaraf.com
Hz. Enes İbn-i Malik'den (r.a) rivayetle;"Bir gün Efendimiz (s.a.v) Ümmü Haram Binti Milhan'ın evine gitti ve bir yere yaslanarak uyudu. Az sonra da gülümseyerek uyandı. Ümmü Haram (r.anha): 'Yâ Resulallah, neden tebessüm ettiniz?' diye sordu. Allah Resulü: ' Rüyamda, ümmetimden bazılarının padişahların tahtlara kuruldukları gibi gemilere binerek hayr için denize açıldıklarını gördüm, ona gülümsedim' dedi. (Ebu Davud-Buhari-Tirmizi-Müslim)
Bu yazıyı daha öncesinde kaleme almam gerekiyordu. Büyük "zafer"in ardından kendimi toparlayabilmem biraz zaman aldı. Gerçi Mavi Marmara gemisinde bulunan gazeteci kardeşlerim yaşanan o dakikaları bir bir kaleme aldılar, televizyonlarda anlattılar. Ben de yaşadıklarımı HaBertaraf okurlarıyla paylaşacağım.
Yalvaran İsrail askerleri
Henüz küçük bir çocukken, babaannem, dedesinin savaşta nasıl bir kahramanlık gösterdiğini hikâyeleştirerek defalarca anlatırdı ve sonunda da "dedemin ayağını savaşta top götürdü, gazi olarak döndü" derdi. O yaşlarda bunu anlamak için çaba gösterirdim. Zihnimde bir topun insan ayağını nasıl götürdüğünü kurgulamaya çalışırdım. Peki ya bir çocuğun yüzüne dört mermi nasıl sıkılır? Kaç gündür bunu düşünmekteyim. Aslında yakinen gördüğüm gibi, Mavi Marmara akıncılarına "n'olur beni öldürmeyin" diye yalvaran İsrail askerlerinin, çocukları öldürmekte maharetli olduğunu biliyoruz. Öncelikle genç şehidimiz Furkan'a ve diğer şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Allah şehadetlerini kabul buyursun.
Türkiye'ye dönüşümüzle birlikte, medyada söylenilenleri, siyasi analizleri vs. gözlemlemeye başladım. Ancak bunların tümünün canı cehenneme... Meselenin dünyadaki etkisi, gündem oluşturması elbette önemli ama gelecek nesillere örnek teşkil etmesi açısından orada yaşanan kahramanlıkların öncelenmesi taraftarıyım. Çünkü bizlere teknolojisiyle, özel timleriyle dünyanın en mükemmel askerleri olarak tanıtılan İsrail askerlerinin inancın karşısında birer "korkak" mukavvadan asker oldukları ortaya çıkmış oldu.
Surda açılan gedik
Hakan ağabeyin de her fırsatta söylediği gibi meselemiz, Gazze'yi İsrail ablukasından kurtarmaktı. Yardımlar bir semboldü, amacımız Gazze'ye girmek ve dünyada alçaklık olarak ne varsa hepsini temsil eden İsrail'in insafına terk edilmiş bir Gazze olamayacağını tüm dünyaya haykırabilmekti. Allah'a hamd olsun ki; surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes...
Ankara'dan Ebubekir Kurban, Yahya, Bahadır ağabey, Hakan Albayrak ve adaş olan Recep ağabeylerle yola çıkmış, sınırsız bir heyecan taşıyarak Antalya'ya ulaşmıştık. Kepez Spor Salonu'nda gönüllülerle toplanıp tekbirler eşliğinde Mavi Marmara'yla Gazze'ye yardım götürmek için yola çıktık. Ben bu güne kadar farklı kesimden, ırktan ve ülkeden insanların bir arada aynı hassasiyeti taşıyabileceğine ihtimal vermiyordum. Gemide bulunan insanlara sorduğunuzda hep bir ağızdan "İsrail istemese de Gazze'ye varacağız" cevabını alabiliyordunuz. Hiç kimsenin bunda bir kuşkusu yoktu. Elbette biz Gazze'ye fiili olarak ulaşamasak da, Gazze'nin de ötesine geçerek tüm vicdan sahiplerinin diyarlarına, ümmet coğrafyasına ulaştık. İnsanların kalplerine, gönüllerine ve şuurlarına yansıdı Mavi Marmara efsanesi...
Kalır dudaklarda şarkımız bizim...
O gece, saldırı gerçekleşmezden önce, Ebubekir Kurban ve sanatçı Ömer Karaoğlu, İsrail'in tehditlerine en büyük cevap olarak Üstadın "Şarkımız Bizim" şiirini besteliyorlardı. Bestelenen şiiri okumak nasip olmadı ama şiirde geçen tüm cümleler, özellikle "sapan taşlarının yanında füze, başka âlemlerle farkımız bizim" mısraları boyut kazanmıştı. Belki de hayatında hiç bir kavgaya karışmamış gençler orada birer aslana dönüştü. Yiğitçe mücadele ettiler, tarih yazdılar.
Cezaevi sorgusunda kaptana 65 dakika geminin üzerinde duramadıklarını söyleyen Mossad ajanları, direniş karşısındaki dehşetlerini ortaya koyuyorlardı. Afallayan, aptallaşan, korkaklığı gözlerinden okunan timleri geminin üzerinde tutmayan eylemciler, Bülent Yıldırım’a -komutanım edasıyla- “Gemi düşmedi, toparlanıp bir daha üzerlerine gidelim.” diyebilecek kadar gözü kara ve korkusuz gençlerdi.
Geri çekilmeye başladığımızda aldığımız karar; ne olursa olsun İsrail askerlerini ve yetkililerini aşağılamaktı: Türklere nefretini ifade etmeye çalışan görevlileri azarladık. Cezaevinde kılınan namazlarda kâfirlere cehennemi müjdeleyen ayetler okudu imamlarımız. Kimsenin onuru zedelenmedi, aksine tutuklamak için ellerimize kelepçe takan askerin elinin titreyişinden haz aldık. Çünkü tüm varoluşları, mazlum ve savunmasız insanların karşısında kükremek olan bu çakalların, aslanların karşısında ne hale geldiğini dünya görmeliydi.
Esir askerleri teslim ediyoruz
Rehin aldığımız askerleri aşağıya indirdiğimizde, “Bizi öldürmeyin” diye yalvarışlarına kulak kabartan biz olduk, sanki düzenli ordu bizmişiz gibi muamele ettik. Esirlerin başında nöbet tutarken, gazeteci Âdem Özköse “Samet, bu adamlar sakın ölmesin” demişti. Her şey elimizdeydi, onları öldürebilirdik ama Bülent Yıldırım, “Biz onlar gibi vahşi değiliz, esirlere muamele bellidir. Hem direniş hedefine ulaştı. Askerleri teslim ediyoruz” diyerek büyük erdemliliği göstermişti.
Cezaevine alındıktan sonra, sorgulanmak için Mossad ajanlarının odasına alındım. İngilizce sorular sormaya başladılar, ancak ben, İsrail’i tanımadığımı, kendimi Arap topraklarında hissettiğimi bu sebeple de eğer Arapça konuşurlarsa cevap vereceğimi söyledim. Arapça konuşan bir ajan bulana kadar da konuşmadım.
Askerlere nasıl davrandık?
“Bazı arkadaşlar, size nasıl davrandılar, işkence yaptılar mı?” vs. diye sorular sormaktalar, şunu belirtmek isterim ki; artık sorulması gereken, “Siz askerlere nasıl davrandınız?” olmalıdır. Gemide bulunan insanların yüreklerinde taşıdıkları iman gücü ve iyiliğin yanında olmaları, bunun gerçekleşmesini sağladı.
Yıllardır İsrail’e duyduğumuz öfkenin bir tezahürü olan Mavi Marmara gemisi, Allah’ın insanlığa son uyarısı gibi algılanmalıdır. Artık her birimiz vicdan ve insanlık davasının bir köşesinden tutmalıyız.
10 Haziran 2010 - 00:18:42 |
|
Yönetici Teşekkürleri : 25 Yaş : 38 Kayıt tarihi : 24/08/08 Nerden : Gül Diyarından Mesaj Sayısı : 9415 Tecrübe Puanı : 28636
| |
Moderatör Teşekkürleri : 39 Yaş : 47 Kayıt tarihi : 16/09/09 Nerden : isvec Mesaj Sayısı : 2453 Tecrübe Puanı : 20465
| | Konu: Geri: Mavi Marmara'nın kahramanları C.tesi Haz. 12, 2010 6:23 pm | |
| |
|
Misafir
| | Konu: Geri: Mavi Marmara'nın kahramanları C.tesi Haz. 12, 2010 8:07 pm | |
| |
|
Paz Şub. 23, 2014 7:32 pm
