Menzil Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAĞAÇ VE SÛFİ Untitl13AĞAÇ VE SÛFİ Untitl14Latest imagesAĞAÇ VE SÛFİ Untitl15AramaGiriş yapKayıt Ol
Kütüphane bölümümüz güncellenmektedir.  "Kadın ve Erkek Eşitliği" konusu tamamlanmıştır.
Bağlantı sorunları nedeniyle Portal sayfası geçici olarak kaldırıldı....
"Program Arşivi" forumuna "Antivirüs Güvenlik" ve "Araçlar" kategorisi açılmıştır.
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Hakkını vermediğimiz iş yüzümüzü ağartmaz
Evlilikler de Bunalıma Girer
Ahirete İnancımız Ölçüsünde Huzurumuz Olur
Ebedi Hayata Doğmak
ABDEST
TALAK (BOŞANMA)
Gül Sultanım (Yeni Video Klip)
Beş Esas
Meleklere İman
Can Feda Edilecek Dost
Paz Şub. 23, 2014 7:32 pm
Paz Şub. 23, 2014 7:27 pm
Paz Şub. 23, 2014 7:18 pm
Paz Şub. 23, 2014 3:07 pm
Ptsi Şub. 17, 2014 3:17 am
Ptsi Şub. 17, 2014 3:09 am
Ptsi Ocak 20, 2014 3:15 am
Cuma Ekim 11, 2013 4:33 am
Çarş. Ekim 09, 2013 2:50 am
Paz Ekim 06, 2013 3:15 pm











Paylaş|

AĞAÇ VE SÛFİ

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
YazarMesaj
ismi_subhan
Süper Moderatör
Süper Moderatör
ismi_subhan
Teşekkürleri : 18
Kayıt tarihi : 17/09/08
Nerden : Yozgat
Mesaj Sayısı : 4748
Tecrübe Puanı : 20082

AĞAÇ VE SÛFİ Vide
MesajKonu: AĞAÇ VE SÛFİ AĞAÇ VE SÛFİ EmptyPerş. Ocak 29, 2009 11:56 pm

AĞAÇ VE SÛFİ


Bir ağaca rastladı sûfi.

Issız bir bozkırda, yapayalnız kalmış bir ağaca... Kökü toprağın derinliklerinde sabit, görkemli gövdesi tertemiz, çürüksüz, yarasız beresiz bir ağaçtı bu... Ne böğründe hain bir baltanın yarası vardı, ne de kurtlar geziniyordu gövdesinde.

Yaprakları gün ışığının aydınlığını yudumluyor, rüzgârın kır çiçeklerinden getirdiği rayihaları teneffüs ediyordu. Dalları duaya açılan eller gibi semaya yönelmiş, hayat, saadet ve afiyet niyaz ediyordu adeta. Kimi dalları rükuya, kimileri secdeye eğilmiş, kimileri dimdik, kıyamdaydı sanki. Ve hepsi de yemişlerle doluydu. İnsanların sofralarında ziyafet olmaya hazır yemişlerle...

Gür-gümrah dallara, dallardaki alımlı meyvelere bakınca, ağacın derûnunda bir ırmak gibi çağıldayan yaşama ve yaşatma arzusunu hissetti sûfi. Heyecanlandı. Daha bir yaklaştı, dokundu, başını kaldırdı, izlemeye başladı. Her dal sonsuza uzatıyordu kollarını. Sanki başka göklere, başka sevdalara, başka ümitlere, daha başka bir hayata, ebediyete aşıktılar. Belli ki meyli başka alemlere doğruydu ağacın. Dokundu ve izledi sûfi.

Sonra bir kez daha, bir başka bakışla baktı sûfi. Bu kez ağaç ona, bu yapayalnız haliyle, münzevi bir dervişi hatırlatmıştı. Ağaçla kendisi arasında bir ortak taraf buldu. Bir gizli lisan ile fısıldaşarak sohbet edecek bir yarene rastgelmişti artık. Ağacı dinledi, ağacı sevdi sûfi. Daldı gitti gözleri dallar boyunca. Birlikte kanat açtılar mavi sonsuzluklara doğru...

Bu sır sohbetinin bir yerinde kalbine yöneldi sûfi ve dedi ki kendi kendine: “Ağaç ki, onun varlığından yalnız insan değil; kurt-kuş, çiçek-böcek, bütün bir tabiat memnundur. Gelip geçen yolculara bir güzellik, bir ince mana, bir sürür bahşeder durur. Güzel Allahım onu renkten, ışıktan bir buket gibi toprağın eline vermiştir.”

Ağaç artık bir ayetti sûfi için. Okunup tefekkür edilmesi gereken, Allah'ın sonsuz-sınırsız ayetlerinden biri. Bir alem. Bir sessiz lisan. “O var, ben O'nun sonsuz mülkünde bir iz, bir işaretim” diyen bir lisan.

Ağaca böyle baktıkça ürperdi sûfi. Kalbi mehabetle doldu. Damarlarında bir heyecan gibi dolaşıp akmaya başladı.

Derken, ağaca özendi, ağaç olmak istedi sûfi. Bu arzu bir tahassür gibi yandı yüreğinde.

Sonra, “n'olaydı ben de sofralarda ziyafet, ağızlarda tat, damarlarda hayat olabilseydim; n'olaydı bu ağacın meyveleri olaydım” dedi kendi kendine.

Böyle düşünürken bir an sonra fikri değişti sûfinin ve ağacın gölgesi olmak istedi. Gelen giden yorgun yolcular bende serinlesinler, uzanıp yatarken göğün o dipsiz maviliğine bende dalıp gitsinler, ruhlarını bende şenlendirip, hayallerini bende sonsuza kanatlandırsınlar diye...

Sonra birden yine fikrini değiştirdi sûfi. Kuşlar gibi cıvıl cıvıl bağrışarak, sevinçle koşuşan çocukların minicik ayaklarına birer merdiven, birer basamak olmak istedi. Onları meyvelere ulaştırmak için bu ağacın budakları olmayı diledi.

“Hayır, yoksa dalları mı olmalıyım?” dedi daha sonra. Tomurcuklar bende açar. Sonra da meyvelerle donanırım. Salıncaklar kurulur dallarıma ve yüzleri günyüzü güzelliğinde pırıl pırıl bebekler, mışıl mışıl o mesut uykularına dalarlar. Kuşlar gelirler, dizi dizi, çığlık çığlık... Şarkılarını söylerler, mesut yuvalar kurarlar.

Sonra bir tereddüt geçti içinden sûfinin ve “yoksa yaprakları mı olsam acaba?” dedi. Gündüz güneşin, geceleri ayın o ruhlara sükun veren ışığını yudumlarım, gözlere gönüllere hoşluklar serperim diye düşündü. İlkbaharda çiçek çiçek açılıp, nakış nakış ağacımı süslerim. Bakışları büyülemek ne kadar haz vericidir bilirim. Serin ve munis rüzgârlar gelip beni yarinin saçlarını okşayan bir aşık eli gibi okşarlar. Itrımı alıp dört bucağa dağıtırlar. Başka ağaçlardan bana başka kokular getirirler, dedi.

Bir kararda durmuyordu ama sûfinin yüreği. Yine fikrini değiştirdi. Bu kez “hayır hayır, gövdesi olmalıyım bu ağacın, gövdesi” diye haykırdı içinden. Dallar benden doğar, sarmaş dolaş, büklüm büklüm göğe uzanırlar. Yemiş veren, dal veren bir ağaç olurum. Dal veren ağaç, bal veren kovan gibidir. Çoluk çocuk veren oba gibidir. Ah, nasıl bir ihtişamım olur kim bilir, dedi.

Seyrine daldığı bu ağaçta gövde olmak, dal, yaprak, meyve; sonra da sofralarda lezzet, damaklarda tat, insan damarlarında hayat olmak arzuları arasında bir gidip gelen sûfinin aklına neden sonra ağacın kökleri olmak fikri geldi. Ağacın kökleri olmak...

Ama kökler, gözden ırak, sessiz sedasız, tanınmadan, adsız ve şansız, şöhretten uzak bir dünyada yaşıyorlar dedi ve içini çekti sûfi. Güneşe hasret, ışığa muhtaç, karanlıklarda, toprağın zindanlarında yaşamak ve hep o karanlıklara doğru ilerlemek... Ne korkunç, dedi sûfi ürpererek! Kök olsam, göz alan, gönül okşayan bir rengim olmaz. Kimseler adımdan da söz etmezler. Yemişler kadar anılmaz adım. Hep yaşatmak için yaşamak zorunda kalır, toprağın zindanlarında çile çekip ızdırap yudumlarım, dedi.

Artık köklerin yudumladıkları acıyı duyumsar gibiydi sûfi. Bu kez uzun uzun düşündü. Ezelî vazifesini şimdi daha iyi anlıyor gibiydi. Kalbinin derinliklerine dalarak dedi ki: “Köklerin çektiği acılardır ki, meyvelerde lezzet, yaprak ve çiçekte renk ve letafet, dallarda tomurcuk, gövdede mehabet ve azamet olmuştur. İlâhi kanun böyledir. Gökler ağladıkça toprak gülümser. Birileri acı ve meşakkat çekmeden bir başkaları mesut olmuyor.”

Ve sûfi bildi ki, kökü olmayan ağaç yaşamaz. Artık sûfi bu görkemli ağaçta kök olmayı, köklerde bir kılcal damar olmayı ve toprakta kalmayı diledi. Bu nasibe razı oldu, Köklere katıldı, bir kılcal kök oluverdi.

Sonra uyandı sûfi bu tefekkür ve hayal aleminden ve baktı ki içinde yaşadığı inananlar topluluğu da böyle bir ağaçtan hiç farklı değil. Bir ağaç ki, köklerinin tutunduğu toprak, Allah'ın yoludur. Kökleri ise Allah'ın veli kullarıdır. Riyadan uzak, gözden ırak sessiz ve sedasız, bu kutsî toprağın sinesinde çalışmaktalar. Bu hayat veren toprağın gıdasını gövdeye, dallara, yapraklara, meyvelere gönderiyorlar. Hep toprakta kalıyorlar ki bu muhteşem ağaç yaşasın, dalları ebediyet semasına ağsın.

Ve nihayet sûfinin dudaklarından, toprak altına bu ulu ağaca hayat vermek için giren Ahmet Yesevî'nin can damlalarına denk şu mısraları dökülüverdi:

Kimi görsem, hizmet ettim kulu oldum

Toprak gibi yollarına yol oldum

Aşıkları yakıp sonra sönen kor oldum

Merhem oldum, yer altına girdim işte...

FARUK GÜRBÜZ
(Semerkand Dergisi)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://akmenzil.yetkin-forum.com/forum.htm
SemerKanD
Müdavim
Müdavim
SemerKanD
Teşekkürleri : 0
Kayıt tarihi : 28/01/09
Nerden : erzurum
Mesaj Sayısı : 1258
Tecrübe Puanı : 16559

AĞAÇ VE SÛFİ Vide
MesajKonu: Geri: AĞAÇ VE SÛFİ AĞAÇ VE SÛFİ EmptyCuma Ocak 30, 2009 12:13 am

ALLAH RAZI OLSUN KURBAN EMEĞİNE SAĞLIK....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AYENE
Müdavim
Müdavim
AYENE
Teşekkürleri : 9
Kayıt tarihi : 15/09/08
Nerden : ~~ToPrAkTaN~~
Mesaj Sayısı : 6807
Tecrübe Puanı : 21438

AĞAÇ VE SÛFİ Vide
MesajKonu: Geri: AĞAÇ VE SÛFİ AĞAÇ VE SÛFİ EmptyCuma Ocak 30, 2009 6:44 am

Kimi görsem, hizmet ettim kulu oldum

Toprak gibi yollarına yol oldum

Aşıkları yakıp sonra sönen kor oldum

Merhem oldum, yer altına girdim işte...

Allah razı olsun emeğinize sağlık,,,,,
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://akmenzil.yetkin-forum.com
osmanserhat
Yönetici
Yönetici
osmanserhat
Teşekkürleri : 25
Yaş : 38
Kayıt tarihi : 24/08/08
Nerden : Gül Diyarından
Mesaj Sayısı : 9415
Tecrübe Puanı : 28642

AĞAÇ VE SÛFİ Vide
MesajKonu: Geri: AĞAÇ VE SÛFİ AĞAÇ VE SÛFİ EmptyCuma Şub. 06, 2009 5:58 am

Allah razı olsun
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://akmenzil.yetkin-forum.com
E-H
Müdavim
Müdavim
E-H
Teşekkürleri : 0
Kayıt tarihi : 18/12/08
Mesaj Sayısı : 1939
Tecrübe Puanı : 16671

AĞAÇ VE SÛFİ Vide
MesajKonu: Geri: AĞAÇ VE SÛFİ AĞAÇ VE SÛFİ EmptyCuma Şub. 06, 2009 7:01 am

ALLAH RAZI OLSUN
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kasva
Moderatör
Moderatör
Kasva
Teşekkürleri : 0
Kayıt tarihi : 12/01/09
Nerden : ERZURUM
Mesaj Sayısı : 3486
Tecrübe Puanı : 16895

AĞAÇ VE SÛFİ Vide
MesajKonu: Geri: AĞAÇ VE SÛFİ AĞAÇ VE SÛFİ EmptyPerş. Şub. 26, 2009 11:11 pm

Allah razı olsun
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Burak
Müdavim
Müdavim
Burak
Teşekkürleri : 0
Kayıt tarihi : 18/12/08
Nerden : farkedermi
Mesaj Sayısı : 3174
Tecrübe Puanı : 16278

AĞAÇ VE SÛFİ Vide
MesajKonu: Geri: AĞAÇ VE SÛFİ AĞAÇ VE SÛFİ EmptyPerş. Şub. 26, 2009 11:16 pm

:tşk: Allah razı olsun
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
GÜL
Moderatör
Moderatör
GÜL
Teşekkürleri : 0
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 18/01/09
Nerden : burdan
Mesaj Sayısı : 1932
Tecrübe Puanı : 16541

AĞAÇ VE SÛFİ Vide
MesajKonu: Geri: AĞAÇ VE SÛFİ AĞAÇ VE SÛFİ EmptyÇarş. Mart 11, 2009 6:30 pm

Allah razı olsun...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ismi_subhan
Süper Moderatör
Süper Moderatör
ismi_subhan
Teşekkürleri : 18
Kayıt tarihi : 17/09/08
Nerden : Yozgat
Mesaj Sayısı : 4748
Tecrübe Puanı : 20082

AĞAÇ VE SÛFİ Vide
MesajKonu: Geri: AĞAÇ VE SÛFİ AĞAÇ VE SÛFİ EmptyÇarş. Mart 11, 2009 6:31 pm

Amin ecmain inş kurban...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://akmenzil.yetkin-forum.com/forum.htm

AĞAÇ VE SÛFİ

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Menzil Forum :: Semerkand & Radyo & TV :: Semerkand Dergisi-
SİSTEM BİLGİLERİÖNEMLİ BİLGİLENDİRME
Powered by phpBB2 (subsilver)
Copyright ©2008 - 2011,
Content Relevant URLs by www.akmenzil.net
Kuruluş Tarihi : Paz 24 Ağus. 2008 - 18:30
akmenzil.net sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini onay almaksızın anında siteye yazabilmektedir.Bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcıya aittir.Sitemizde yasalara aykırı herhangi bir materyal bulursanızakmenzil@hotmail.com e-mail adresimize bildirirseniz,şikayetiniz incelendikten sonra en kısa sürede gereken yapılacaktır.
Yeni bir forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar