Menzil Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaKalp, Nefs ve Ruh Tekamül, Denge ve Uyumun Sufice Psikolojisi  Untitl13Kalp, Nefs ve Ruh Tekamül, Denge ve Uyumun Sufice Psikolojisi  Untitl14Latest imagesKalp, Nefs ve Ruh Tekamül, Denge ve Uyumun Sufice Psikolojisi  Untitl15AramaGiriş yapKayıt Ol
Kütüphane bölümümüz güncellenmektedir.  "Kadın ve Erkek Eşitliği" konusu tamamlanmıştır.
Bağlantı sorunları nedeniyle Portal sayfası geçici olarak kaldırıldı....
"Program Arşivi" forumuna "Antivirüs Güvenlik" ve "Araçlar" kategorisi açılmıştır.
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Hakkını vermediğimiz iş yüzümüzü ağartmaz
Evlilikler de Bunalıma Girer
Ahirete İnancımız Ölçüsünde Huzurumuz Olur
Ebedi Hayata Doğmak
ABDEST
TALAK (BOŞANMA)
Gül Sultanım (Yeni Video Klip)
Beş Esas
Meleklere İman
Can Feda Edilecek Dost
Paz Şub. 23, 2014 7:32 pm
Paz Şub. 23, 2014 7:27 pm
Paz Şub. 23, 2014 7:18 pm
Paz Şub. 23, 2014 3:07 pm
Ptsi Şub. 17, 2014 3:17 am
Ptsi Şub. 17, 2014 3:09 am
Ptsi Ocak 20, 2014 3:15 am
Cuma Ekim 11, 2013 4:33 am
Çarş. Ekim 09, 2013 2:50 am
Paz Ekim 06, 2013 3:15 pm











Paylaş|

Kalp, Nefs ve Ruh Tekamül, Denge ve Uyumun Sufice Psikolojisi

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
YazarMesaj
HAKTAN
Moderatör
Moderatör
HAKTAN
Teşekkürleri : 39
Yaş : 47
Kayıt tarihi : 16/09/09
Nerden : isvec
Mesaj Sayısı : 2453
Tecrübe Puanı : 20471

Kalp, Nefs ve Ruh Tekamül, Denge ve Uyumun Sufice Psikolojisi  Vide
MesajKonu: Kalp, Nefs ve Ruh Tekamül, Denge ve Uyumun Sufice Psikolojisi Kalp, Nefs ve Ruh Tekamül, Denge ve Uyumun Sufice Psikolojisi  EmptyÇarş. Ocak 05, 2011 12:17 am

kitap tanitimi :

Orijinali İngilizce olan ve Türkçe’ye Kalp, Nefs ve Ruh: Tekamül, Denge ve Uyumun Sûfîce Psikolojisi adıyla çevirilen elinizdeki kitap, Robert Frager (Ragıb) adında bir psikoloji profesörüne aittir. Frager, Amerika’da yaşayan, ihtida edip, tasavvufa intisab ederek bu hayatı içselleştirmiş entelektüel bir müslümandır. Gerek psikoloji mesleğinin gerekse tasavvufun bilgi ve deneyimini kullanarak insanı gözlemlemiş ve tanımlamaya çalışmıştır. Tahlil ve yaklaşımları fevkalade niteliktedir. “En iyi çeviri eser bile aslından yüzde yirmi fire verir.” denilir. Kuşkusuz bu eserde de tercümeden kaynaklanan kimi kusurlar bulunmaktadır. Bunun yanında yazarın da anlattığı, aktardığı ve/veya yorumladığı bazı hususların kritik edilerek okunması gereği her kitapta olduğu gibi bu kitapta da geçerlidir.



Yazar : Robert Frager
Yayınevi : GELENEK YAYINCILIK
Çeviren : İbrahim Kapaklıkaya
Sayfa Sayısı : 231
Kitabın Boyutu : 15 x 22,5 cm
Yayın yılı : 2003
Yazarın şu hususları aktarırken daha dikkatli olması arzu edilirdi:
1. “Şeyh Muzaffer Efendi kadının başını dizine koydu ve saçlarını okşayarak…” (s. 19)
2. “Şeyh Muzaffer Efendi’nin sigara içtiği dönemlerde (doktor tavsiyesiyle sonradan bıraktı), dervişler onun sigarasını yakmak için yarışıyorlardı…” (s. 162)
3. “Şeyh Muzaffer Efendi’nin evindeki bir başka öğle yemeğinde, genç erkek ve kadınların oturduğu bir masaya servis yapılmadığını fark ettim…” (s. 163)
4. “Bu pratiği bir ay boyunca, günde iki vakit, sabah ve akşam olarak yapın…” (s. 179)

Tercümeden kaynaklandığını düşündüğümüz kusurlara da şu örnekleri verebiliriz:
1. “Allah (c.c.) yoktur, Allah (c.c.) vardır.” (s. 71, 72, 180)
2. “Hz. Musa sert bir mizaca sahipti; hatta bir adama saldırarak, onu öldürdü…” (s. 77)
3. “Kendini bilen, Allah (c.c.)’ı bilir.” (s. 152)
4. “Davulun ve geleneksel ilahilerin ve şiirlerin eşliğinde ilâhî isimleri zikrederiz…” (s. 171)
5. “Sultan Mahmud … mücevher işlemeli kristal kadehiyle içki içiyordu…” (s. 197)

Ayrıca yazarın 18, 71, 134, 140, 159, 180, 192 ve 208. sayfalarda yer verdiği doğu mistisizmine ait Buda, Dharma, Sangha ve Zen ile Hıristiyan ve Yahudi mistisizmine dair verdiği örnekler İslâm Tasavvufu’nun onlardan etkilendiği şeklinde değil, bu tür uygulamaların birbirine benzerlik arz ettiğine dair görüş ve düşünceleri olarak yorumlamak gerekir diye düşünmekteyiz.

Bütün bu unsurlar dikkatle okumayı gerektirmekle birlikte, kesinlikle eserden istifade etmeye bir engel teşkil etmemektedir.

(BİR KRİTİK ANALİTİK OKUMA DENEMESİ):

İbrahim İLHAN
Bundan bir yıl kadar önce İskenderpaşa.com (www.iskenderpasa.com) internet sitesinde bir kitap tanıtımına rastladım. Prof.Dr. Robert Frager tarafından yazılıp, İbrahim Kapaklıkaya ‘nın çevirdiği ve Gelenek Yayıncılık ‘ın, Tasavvuf-Sufizm ve psikoloji kategorisinde neşredilen kitabın orijinal adı;” Heart, Self & Soul “, yani Kalp, Nefs ve Ruh, alt başlığı ise ;” Sufi psikolojisinde gelişim,denge ve uyum “idi.

Kitabı almak için Server İletişim’e uğradığımda, bu kitabın sitede satışa sunulan diğer kitaplar arasından neden öne çıkarıldığını merak edip sordum. Bu kitap, Muharrem Nureddin Coşan Hocaefendi tarafından ‘’Kardeşlerimiz okuyup kendilerini tanısınlar’’ diye tavsiye edilmişti.

Rahmetli Hocamız Prof.Dr.Mahmud Es’ad Coşan Hoca efendinin Türk Dili ve Kültürü adlı eserinde ‘’..Okunması gerekli şeyler çok fazla olduğuna göre, önce bir seçim yapmak bahis konusudur;zaman sınırlı ve kıymetli olduğu için ne tür kitapları okumamız gerektiğini düşünmek zorundayız.Bu hususta ilk tavsiye,emek çekilerek hazırlanmış, ilgililerin takdirine mazhar olmuş, ciddi kitaplar, seçtiğimiz konuya dair birinci elden kaynak eserlerin okunmasıdır.’’(1992,s.36) şeklindeki tavsiyesini de hatırlayarak kitabı heyecanla aldım ve okuma listemin ön sıralarına yerleştirdim.İnsanın kendisini tanıması yani kalbini,nefsini ve ruhunu tanıması, en öncelikli bir gayret konusu olmaya değerdi doğrusu.

Kalp, Nefs ve Ruh kitabını okumaya başladığımda en çok merak ettiğim şey; bu kitabın takdire mazhar olup, tavsiye edilmesini gerektiren hususiyeti neydi ve yazarı Robert Frager kimdi?

Kitabın giriş bölümlerinden anlaşıldığı üzere Frager, otuz yılı aşkın süredir Amerika’da psikoloji üzerine çalışan ve üniversitede, psikoloji ile din arasındaki ara bölgeyi (Benötesi Psikolojisi) keşfetmeye adanmış Institute of Transpersonal Psychology adlı bölümün kurucusu olan bir profesördür. İslam ve tasavvufla fiilen tanışması da bu Enstitüye Türkiye’den davet ettiği bir mutasavvıf olan Cerrahi Şeyhi Rahmetli Muzaffer Ozak Efendi vesilesiyle gerçekleşmiştir.(Yıl1980). Daha ilk görüşte kendi tabiriyle “Şeyhe sevdalanmış”, Muzaffer Ozak Hocaefendinin bir yıl sonraki ziyaretinde ise aynı Enstitüden 12 kişi derviş olarak, Kaliforniya’da bir merkez kurmuşlardır. Bu merkezin ve buradaki Amerikalı dervişlerin icazetli yönlendiricisi de Robert (Ragıp) Frager olmuştur.

Yazar, Yahudi asıllı Amerikalı bir psikoloji uzmanı, arayış içinde iyi niyetli bir insan iken, uzunca bir süre Uzakdoğu felsefe ve inançlarıyla meşgul olduktan sonra İslamı ve tasavvufu öğrenmiş, hayatında tatbik etmiş. Böylece teorik ve pratik açıdan konuya derinlemesine vakıf olmuş hem geleneksel Doğu-Batı kültürüne ve modern bilimsel kaynaklara, hem de temel İslami ve tasavvufi kaynaklara hakim olmak suretiyle ihtisasını emsallerinden farklı bir boyuta taşımıştır.

Bu çok yönlülük, yüksek ihtisas ve derinliğine rağmen Prof. Frager, kitabını çok sade, anlaşılır bir dille kaleme almış, bize yabancı olmayan bir anlatım ve tasavvufi menkıbelerle süsleyerek anlaşılırlığı arttırmıştır. Kur’an’dan, Mevlana’dan, Yunus’dan, Gazali’den alıntılar yanında; psikolog-dervişliğin birikimi olan özgün tesbitler dikkate değer, ufuk açıcı ve kendimizi tanımamızı kolaylaştıracak nitelikte.

Kitabın içeriğine girmeden önce, eserin Muharrem Nureddin Coşan Hocaefendi tarafından tavsiye edildiğini bir defa daha hatırlatırken, Kritik ve Analitik Düşünmenin de Hocaefendi’ nin önemle üzerinde durduğu özgün tavsiyelerinden birisi olduğunu vurgulamak isterim. Kritik Analitik Düşünmenin gelişmesine katkı sağlayacak önemli faaliyetlerden birisi de eleştirel (kritik) okumadır. Bilgi ve düşünce seviyemizi sürekli yükseltebilmek için önce okuma alışkanlığımızı geliştirmeye bununla beraber eleştirel okuma ve kritik analitik düşünme becerimizi arttırmaya çalışmamız gerekiyor.

Birçok gayretli arkadaşımın, Kalp, Nefs ve Ruh kitabını satır satır altını çizerek okuduklarına şahidim. Ziyaret ya da programlar vesilesiyle gittiğim illerde genellikle arkadaşlara bu kitabı duyup-duymadıklarını, okuyup-okumadıklarını soruyorum. Az sayıda arkadaşın Kalp, Nefs, Ruh kitabından haberdar olduğunu, çok azının da bu kitabı okuduğunu üzülerek öğreniyo-rum. Arkadaşların çoğunlukla tasavvufi konularda bilgi edinme ihtiyacını, hele de sohbet ihtiyacını dillerinden düşürmemeleri, durumu daha da üzücü hale getiriyor. Bir arkadaşımın kitaptan en çok dikkatini çeken tesbitlerden biri olarak ifade ettiği gibi; bazı “manevi beslen-me iştahlarını kaybetmişler”(s.116) ellerinde mevcut ve hemen uzanarak ulaşabilecekleri tav-siyeli nimetlerin kıymetini ve de neyi aradıklarını bilmeksizin süregelen bir şükürsüzlük içinde açlık çekmeye devam ediyorlar.

Bu kitabı okuyan bazı arkadaşların ise; içerikte ufak, tefek konulara takıldıklarını işitiyorum. Eleştirel okuma ile konuları ayıklama gayreti; kitaplardan, makalelerden, olaylardan, haberlerden istifade etme, faydalı bağlantılar kurma ve yeni fikirler geliştirme çabamızın önünde engel teşkil etmemelidir. En nefis (kitabın adındaki nefs değil-ama yine de onunla alakalı olabilir-) meyvelerin, leziz gıdaların bile, iştahla yediğimiz halde vücudumuzda sindirilerek ihtiyacımız olan kısımların alındığı, diğerlerinin atıldığı gibi, kitapların da iyi anlaşılması ve istifade edilmesi için sindirilerek okunmasında yarar var. Bu yazı da aslında bir “Kritik Analitik Okuma” ya da “Tenkidî ve Tahlilî Okuma “ denemesinin notları sayılabilir. Şu kadar ki, ben yapabildiğim tahliller neticesinde “kritiği-tenkitleri” kendim(iz)e yönelttim.

Bu yazıyı okuyanları, kitabı okumaya yönlendirecek tarzda, bir tatlının lezzetini tarif kabilinden yazdıklarımızın yanında, bizzat tatlı kutusundan birkaç küçük dilim ikram etme niyetiyle: Buyurun hep beraber kendimizi tanımaya!

(Başlıklar ve parantez içi ilaveler bendenize ait olup, enfes bir tatlıyı çok sayıda kişiye ikram ederken fazla denk düşmese de kullanılan plastik tabak ve çatal misali, pratik faydası itibarıyle hoş görüle)

POZİTİF EGO-NEGATİF EGO AYIRIMI
Pozitif ego bize hizmet eder ve hedeflerimize ulaşmamıza yardım eder. Negatif ego ise; şişirilmiş bir öz-değer, ben merkezlilik, yaşama egoistce bir yaklaşım hissi sergiler. Sürekli olarak bizi kendisine hizmet ettirmeye çaba gösterir. Tıpkı bizi taşıması gerekirken, bizim sırtımızda taşıdığımız eşek gibidir. s.33
(Bir eşeğin sırtında ağır aksak yol mu alıyoruz, yoksa sırtımızda bir eşek var da, ağırlığından olduğumuz yerde çakılıp kalmış mıyız?)

TASAVVUF VE GÜNÜMÜZ DÜNYASI
Tasavvuf, günümüz dünyası açısından çok değerlidir;çünkü bütün insanlar ve bütün kültürler için manevi bir disiplin olma vasfına haizdir.s. 38
(Tasavvufi ögeleri farklı bir dille sunan bilgelik, koçluk ve kişisel gelişim akımlarının ve kitaplarının Batı’da dolayısıyla ülkemizde çok tutulmasının izahı bu olsa gerek.Bu durum ise bize tasavvufu özümseyip yeni bir dil,yaklaşım ve anlatımla ortaya koyma ihtiyacını gösteriyor.)

NEFSİN EĞİLİMLERİ
Nefsin kökü hem beden hem de ruhta olduğu için,hem maddi hem de manevi eğilimlere sahiptir.Başlangıçta maddiyat hakimdir;nefs dünyevi zevklere ve ödüllere düşkündür…Nefs dönüştükce,daha çok Allah (C.C)’a yaklaşır ve dünyaya bağlılığı azalır.s.71
(Demek ki, nefsin ruh kökünü keşfedip biraz da bu cenahı beslemek gerekiyormuş)

ŞEYHİMİN İLLERİ, UZAKTIR YOLLARI
İlham yalnızca kendi kalp ya da vicdanımızın batıni sesini işitmekten ibaret değildir. Şeyhlerin ritmine kendilerini ayarlayan dervişler ,şeyhlerinin sesini duyarlar.Cok uzaklarda olsa bile şeyhlerinden ilham alır ve irşad olurlar.Bu şeyhin bir konuşmasını ya da ibretli öykülerinden birini aniden hatırlama ya da sanki şeyhin huzurunda imiş gibi hissetme şeklinde gerçekleşebilir.s.90

(Ritme kendimizi nasıl ayarlayabiliriz acaba? “.Kesintisiz iletişim ” den kastedilen bu mudur yoksa?)

ALLAH’I SEVMEYİ NASIL ÖĞRENİRİZ?
Birbirimizi sevmeyi öğrenirken,Allah (c.c)’ı sevmeyi öğreniriz.s.167

ZİKİR KİMİ ÇEKER?
Zikir derinleşen bir süreçtir.Dilden kalbe,kalpten ruha yükselir.Başlangıçta sanki zikir yapıyormuş gibi hareket edersiniz.Sonra siz zikir çekersiniz.Sonunda da zikir sizi çeker.s.169

(Demek ki zikir kalbe inip,ruha yükselene kadar tesbihlere sıkı yapışmak gerek)

YEDİ RUHLU AT ARABASI
Ruhu bir at arabasına (metaforun geliştirildiği dönemdeki en gelişmiş taşıt) benzeten eski bir sufi metaforu vardır. Madeni ruh, arabanın iskeleti ve akslarıdır. Bitkisel ruh arabanın gövde kısmıdır. Hayvansal ruh atlar ve kişisel ruh ise sürücüdür. İnsani ruh, gizli ruh ve en gizli ruhla birlikte arabanın içinde oturan sahibidir.

Araba sahibinin mutlaka güçlü olması ve sesini yükseltebilmesi gerekir, yoksa sürücü arabanın içinde bir sahibi olduğunu unutmuş ve yönetimi ele almıştır. Ego harika bir hizmetkar, ancak kötü bir efendidir. Eğer atlar kontrolü ele alırsa, arabayı en güzel yoncanın bulunduğu tarlaya sürecektir. İdeal olan yedi ruhun uyum içinde birlikte çalışmasıdır. s.136

(Bir bakalım bizim at arabamız kimin kontrolünde, ya da atlar hangi tarlada yonca yiyor? Yoksa bu metaforu, lüks bir otomobil ya da jeepe mi dönüştürsek? O zaman herhalde yonca tarlası yerine lüks ve pahalı bir serviste yahut bir akaryakıt istasyonunda vakitsiz oyalanıyor olurduk.)

(Bu kitap hakkında uzunca ve ayrıntılı bir değerlendirme kaleme alıp mail gurubuna duyuran ve bu yazıyı hazırlarken bana kitapla ilgili olarak Avustralya’dan intibalarını gönderme lütfunda bulunan Sn. M. Zühtü Ünal’ın, yedi ruh hakkındaki tecrübe ve tesbitleri oldukça ilginç: “Bu kitaptan birinci olarak yedi ruhumuzu, yerlerini ve önemini öğrendim. Geçirdiğim kazadan sonra, kırılan kemiklerim iyileşirken okuduğum bu bölümde, madeni ruhun ne kadar önemli olduğunu, ancak 6 hafta sırt üstü hiç hareket etmeden yattıktan sonra daha iyi anladım….”)

SADAKAYA FARKLI BİR YAKLAŞIM
Gerçek sadaka yalnızca para vermek değil, başkalarına gerçekten ihtiyaçları olan şeyi vermektir. Başkalarına yardım etmek için kıymetli zamanımızı, anlayışımızı, ilgimizi ve bilgimizi verebiliriz. Bu tür eylemler insani ve gizli ruhları dışarı çıkarır. s.145

(Sosyal çalışmaları da bu tarz bir sadaka olarak değerlendirebilir(miy)iz.? Elbette, cimriliğimizden belli değil mi?)

MANEVİYATI ARAYAN BİR DÜNYALI MISINIZ? (O HALDE YANILIYORSUNUZ)
Eğer kalplerimizin ilahi mabetler olduğunu hatırlarsak, benlik duygumuz ve bütün psikolojimiz dönüşüme girer. Bu perspektiften, bizler maneviyatı arayan dünyevi yaratıklar değil;gerçek doğamızı keşfetmeyi amaçlayan manevi varlıklarız.s. 63

KALBİMİZİN DERİNLİKLERİNİ KEŞFETMEDE ENGELLER
Kendi kalplerimizde ne kadar derine inersek, Allah (c.c)’a o kadar yaklaşırız. Peki bizi kendi kalbimizin derinliklerini keşfetmekten alıkoyan nedir? Birinci engel kötü huylardır. …Her kötü huy ya da davranış, kalbi katılaştırır ve derine daha zor ulaşılır hale getirir. Ayrıca her birimiz dünyevi ilişkilerden çok çektik ve kalbimizi daha ziyade acıya karşı zırha bürümeyi öğrendik. Bir başka engel ise; kalbimizin içinde aramak /gereken/ mutluluk ve tatmini dünyada arama eğilimimizdir. Dünyada tatmin aradığımız ölçüde, bilinçli ya da bilinçsiz olarak, hepimizin aradığı hedefi barındıran kendi kalplerimizin içini araştırmayı unuturuz. s.64

Belki de dünyaya, doğru bir perspektiften bakmıyoruz. Eğer kalplerimiz açılırsa, dünyadaki her şey bize Allah (c.c)’ı hatırlatacaktır. s.65
Dünya bize unutturulmak üzere dizayn edilmiştir; bizim işimiz ise hatırlamaktır. s. 142

(Kalplerimizin derinliklerini keşfetmekten alıkoyan engelleri kaldırmaya, kalplerimizi katılaştıran kötü huyları terk ederek başlayıp, kalplerimizi yumuşatıp açacak iyi huylar ve güzel hizmetlerle devam edebiliriz. Bahanelere sığınmak kaşife yakışmaz.)

MÜRİDLER ŞEYHİ NİYE UÇURUR(!)?
Birçok mürid, mürşidinin mükemmel olduğunu düşünmekten hoşlanır. Çünkü bu yapay olarak onların öz-saygınlık duygularını şişirebilir. Çünkü “mükemmel bir mürşidin” müridleri de çok özel olmalıdır. Ancak bu yaklaşım, tıpkı bizler gibi kendi batıni sınırları ve kusurlarıyla mücadele etmek zorunda olan müridler için zararlıdır. s.148

(‘Müridin mürşidini değil, mürşidin müridini övmesi bir anlam taşı’ sözü şimdi daha bir yerine oturdu. Fakat övgülerimiz hala bizi yani nefsimizi bir balon gibi şişirmekte.)

YAŞAYAN ŞEYHE TABİ OLMANIN ÖNEMİ
Şeyh bizi hala mükemmellikten uzak olduğumuz konusunda uyarır. Bu nedenle yaşayan bir şeyhe sahip olmak çok önemlidir. Bir Mürşidin işaret ettiği gibi; bazı insanlar şeyh olarak, ölmüş bir veliyi tercih ederler. Bu çoğunun işine gelir; çünkü mürşid tarafından zorlanma ya da eleştirilme ihtimali yoktur. s. 225

(Yani “ Ah! Hocaefendimiz Rahmetullahialeyh ...” diye başlayan hatıralar ve cümlelerin arasında gizli kaçış ve avunma, daha doğrusu kaytarma yolları varmış da farkında değilmişiz.)

YAŞAYAN TASAVVUF
Yaşayan bir gelenek olmayı sürdürmek için tasavvufun her bir kuşak ve her bir kültürde hem farklı yorumlanması, hem de farklı uygulanması gerekir… Yeni pratiklere ilave olarak günümüzde tasavvuf teorileri ve disiplinlerinin analizi ve değerlendirilmesi için yeni yaklaşımlara gerek bulunmaktadır. s. 205-206

(MCR - Mevlana Celaleddin-i Rumi- Hazretleri‘nin pergel örneğini hatırlayacak olursak, bir ayağımız İslam’ın değişmez sabitlerinde olmak üzere, pergelin öteki ayağını zamanın ve çevrenin ihtiyaç ve imkanlarına göre açmak durumundayız. Pergel kapalı ya da sabit açıklıkta kalırsa, ortaya folklorik bir tasavvuf çıkar. MEC - Mahmud Es’ad Coşan - Hocaefendi’nin “Ben geleneksel bir yapıyı devam ettirmek endişesiyle burada değilim” sözüyle MNC - Muharrem Nurettin Coşan - Hocaefendi’nin “Bizden öncekiler kemikleşmiş bir yapıya esneklik kazandırmaya çalıştılar, biz de aynı yoldan devam edeceğiz.” sözünü şimdi daha iyi anlamak mümkün.

DOKTOR - HASTA İLİŞKİSİ
(Bir ruh hekimi olarak şeyhin)..hastası, gösterdiği gelişimin kendi çabalarından kaynaklandığını hissetmelidir. Aksi halde iyileşmiş hastalar yerine, (şeyhe ) bağımlı hastalara dönüşürler….Bu tavır talebelerin kendi kararlarını vermelerini, kendi başarılarının mutluluğunu ve kendi hatalarının sorumluluğunu üstlenmelerini teşvik eder. s.193

(Ezberleri bozacak bir tesbit .)

TAKVANIN BAŞLANGICI
Eğer her bir söz ya da eylemin bizi ya Allah (c.c)’a yakınlaştıracağını, ya da bizi O’ndan uzaklaştıracağını hatırlarsak, takvanın başındayız demektir. O zaman bütün eylemlerimiz konusunda daha bilinçli ve daha dikkatli davranır hale geliriz. Takvanın daha iyi bir meali “Allah (c.c)’ın varlığının idraki” olabilir. s.56
Allah (c.c)’ın huzurunda olduğunun bilincinde olan derviş ancak Allah (c.c)’ı razı edecek şeyleri yapabilir. s. 206
(Allah (c.c) bizleri gafletten uzaklaştırıp, varlığının kesintisiz idrakine yani takvasına ve rızasına ulaştırsın. Amin)

KENDİMİZİ TANIMA VE DÖNÜŞTÜRME MÜCADELESİ
Her gün tecrübelerimiz ve eylemlerimiz konusunda daha derin düşünmeye başladıkça, kendimizi daha iyi tanıyacağız. Kendini tanıma, kendimizi dönüştürme mücadelesinin en az yarısıdır. s. 44

NEFS HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER
… Nefsin gizli kötülükleri ve hastalıklarından birisi takdir edilme aşkıdır. Kim ondan bir damla içerse, göz açıp kapayıncaya dek, yedi kat gökten yedi kat yerin merkezine doğru düşecektir. Bu hastalığın semptomu; nefsin övgüden yoksun kaldığında, tembelliğe ve lakaytlığa düşmesidir.

Bu tür bir bağımlılık psikoloji literatüründe pek tanınmaz. Çünkü psikoloji teorisyenleri dahil, bir çoğumuz bu hastalıktan mustaribiz.

…’’Nefs tıpkı ateş gibidir. Bir yerde tam sönerken, daima başka bir yerde yeniden alevlenir. Nefs bir alanda sakinleştirilirse, başka bir bölge de yeniden alevlenir.’’

… Zalim nefs, biz farkında olmadan bize hakim olur ve bu durum gerçekleştiğinde, onun etkisine karşı mücadele etmeyi bile denemeyiz. Ona isyan düşüncesi asla aklımıza gelmez. Çok sayıda insanın yaşamlarının büyük bir kısmını zalim nefsin egemenliği altında geçirmesinin nedeni budur… s.75

SEVGİLİNİN SEVGİSİNİ KAYBETMEKTEN KORKMAK
İman ve Zikrullah; korku ve kaygının ana tedavi yöntemidir. Hz Peygamberin bir hadisinde Allah (cc)’tan korkanların başka hiçbir şeyden korkmayacağı, bütün diğerlerinin onlardan korkacağı bildirilmektedir. Allah (cc)’a güven olmaksızın, neredeyse her şeyden, özellikle de ölümden kolaylıkla korkar hale gelebiliriz. Sufiler Allah (cc)’ı gücendirmekten korkarlar. Ancak bu korku cezalandırılmaktan değil, Sevgilinin sevgisini kaybetmektendir. Eğer Allah (cc) ile ilişkimiz, yaşamlarımızın en önemli işi ise, günlük yaşamın inişleri ve çıkışlarının bizim için önemi yoktur. İşlerimizi, paramızı ve hatta sağlığımızı kaybetmekten korkmayız. Çünkü bütün bunların geçici ve oldukça önemsiz olduğunun bilincine varırız. Yalnızca karakterimiz ve Allah (cc) ile ilişkimiz sonuna kadar bizimle kalacaktır. Sufiler ölümü tefekkür etmeyi ve yaşamın ayrılmaz bir parçası olarak görmeyi öğrenirler…

…Tüketim kültürü, yaygın reklam ve pazarlama yoluyla tutkularımızı beslemektedir. Hakikate ve sağlıklı faaliyetlere duyduğumuz tutkular yararlı olmakla birlikte, sıklıkla tutkular sapar ve biz de sağlıklı olmayana bağımlı hale geliriz veya yalnızca zevk vereni ararız…

… İdeal olanı, zamanla bu dünyaya ait şeylere duyduğumuz tutkuyu, Allah (cc)’a karşı tutkuya dönüştürmektir…. s.211

ZAM(AN) VE BİZ
Boşa harcayacak enerjimiz bulunmadığı için, elimizdekiyle yetinmek ve yaptığımız şeye odaklanmak daha kolaydır. Geçmişte saplanıp kalmak ve gelecekle ilgili hayaller kurmak nefsin en güçlü müttefiklerinden birisidir. Eğer daima geçmiş ya da geleceği düşünür ve asla bugüne konsantre olmazsak, manevi ya da psikolojik olarak gelişemeyiz. Çünkü geçmiş değiştirilemez; gelecek ise henüz gelmemiştir. Gerçek anlamda kendi üzerimizde çalışabileceğimiz an, yaşadığımız andır…. s.157-158

TASAVVUF KONUSUNDA FAYDALI TERCİH
İnsanların büyük bir kısmı gerçekten uygulamak yerine tasavvuf hakkında konuşmayı ve dinlemeyi tercih ederler…s.155

(Biz de burada okumayı tercih ettik, fakat öğrenip uygulamak kastıyla)

Bir kitap tanıtımında kitaptan bu kadar tadımlık alıntı kafidir herhalde. Bu kitaba kolayca ulaşmak ve kendimizi tanımaya, geliştirmeye aralıksız devam etmek için adresi tekrar edelim:


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kalp, Nefs ve Ruh Tekamül, Denge ve Uyumun Sufice Psikolojisi

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Menzil Forum :: Genel :: Serbest Kürsü-
SİSTEM BİLGİLERİÖNEMLİ BİLGİLENDİRME
Powered by phpBB2 (subsilver)
Copyright ©2008 - 2011,
Content Relevant URLs by www.akmenzil.net
Kuruluş Tarihi : Paz 24 Ağus. 2008 - 18:30
akmenzil.net sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini onay almaksızın anında siteye yazabilmektedir.Bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcıya aittir.Sitemizde yasalara aykırı herhangi bir materyal bulursanızakmenzil@hotmail.com e-mail adresimize bildirirseniz,şikayetiniz incelendikten sonra en kısa sürede gereken yapılacaktır.
Yetkinforum.com | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar