RUH

Kayıt tarihi : 24/08/08

20. HADİS RUH HAKKINDA

٢٠ اَﻟْﺎَرْوَاحُ ﺟُﻨُﻮدٌ ﻣُﺡَﻨَّﺪَةٌ ﻓَﻤَﺎ ﺗَﻌَﺎرَفَ ﻣِﻨْﻬَﺎ ﻓِﻰ اﻟﻠّٰﻪِ اﺋْﺘُﻠِﻒَ وَﻣَﺎ ﺗَﻨَﺎﻛَﺮَ ﻣِﻨْﻬَﺎ ﻓِﻰ اﻟﻠّٰﻪِ اﺧْﺘَﻠَﻒَ ﴿ب٠م٠ج﴾

20 - Ruhlar; toplanmış, muhtelif nevilere ayrılmış zümrelerdir. Binaenaleyh bunlardan Allah yolunda tanışanlar, vasıfları, huyları müttehit olanlar biribirleriyle hak için tanışmışlardır, aralarında tevafuk ve tenasüp bulunmayanlar da ihtilâfa düşmüş, birbirinden nefret edip durmuşlardır.

İzah : Ruhun mahiyetini tamamen bilmek Cenabı Hakka mahsustur. Fakat ruhun varlığını, ahval ve evsafını bilmek beşeriyet için de kaabildir. Bu cihetledir ki din âlimleri, islâm hakîmleri vesaire ruh hakkında birçok beyanatta bulunmuşlardır.

Kur'an-ı Kerîmde ruhun, emri ilâmı ile, yani: Cenabı Hakkın "Ol" demesiyle, onun fiil ve halkiyle vücude gelmiş olduğu beyan buyrulmuştur.

Binaenaleyh ruhlar da sair mahlûkat gibi hâdistir, cümle-i âlemden mahduttur. Âlem ise Allah Teâlâdan başka olup cisimlerden cevherlerden, arazlardan müteşekkildir. O halde ruhlar da ya birer cismi lâtiftir, veya birer cevher-i mücerrettir veya birer arazdır. Fakat ruhların bizzat kaaim birer mevcut olduğu bilbeyyine sabit olduğundan onlar birer araz olarak kabul edilemez. Belki ya birer lâtif cisimdirler veya birer mücerret cevherdirler. Bu iki şıkdan herbirine ulemayı islâmiyeden bir çok zatlar kaail olmuşlardır.

Ezcümle Fahruddin-i Razî merhum, tefsiri kebirinde şöyle diyor: Denilmiştir ki "ruhlar nuranî, semavî, lâtifetülcevher, güneşin ziyası tabiatini hâiz cisimlerden ibarettir. Ruh; tahallülü, tebeddülü kabul etmez." Bu söz, kuvvetli bulunmaktadır.

Kayıt tarihi : 16/09/09

Misafir