Menzil Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaRabıta-ı Şerife/ Üstad'in (N-F-K)kitabindan Untitl13Rabıta-ı Şerife/ Üstad'in (N-F-K)kitabindan Untitl14Latest imagesRabıta-ı Şerife/ Üstad'in (N-F-K)kitabindan Untitl15AramaGiriş yapKayıt Ol
Kütüphane bölümümüz güncellenmektedir.  "Kadın ve Erkek Eşitliği" konusu tamamlanmıştır.
Bağlantı sorunları nedeniyle Portal sayfası geçici olarak kaldırıldı....
"Program Arşivi" forumuna "Antivirüs Güvenlik" ve "Araçlar" kategorisi açılmıştır.
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Hakkını vermediğimiz iş yüzümüzü ağartmaz
Evlilikler de Bunalıma Girer
Ahirete İnancımız Ölçüsünde Huzurumuz Olur
Ebedi Hayata Doğmak
ABDEST
TALAK (BOŞANMA)
Gül Sultanım (Yeni Video Klip)
Beş Esas
Meleklere İman
Can Feda Edilecek Dost
Paz Şub. 23, 2014 7:32 pm
Paz Şub. 23, 2014 7:27 pm
Paz Şub. 23, 2014 7:18 pm
Paz Şub. 23, 2014 3:07 pm
Ptsi Şub. 17, 2014 3:17 am
Ptsi Şub. 17, 2014 3:09 am
Ptsi Ocak 20, 2014 3:15 am
Cuma Ekim 11, 2013 4:33 am
Çarş. Ekim 09, 2013 2:50 am
Paz Ekim 06, 2013 3:15 pm











Paylaş|

Rabıta-ı Şerife/ Üstad'in (N-F-K)kitabindan

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
YazarMesaj
HAKTAN
Moderatör
Moderatör
HAKTAN
Teşekkürleri : 39
Yaş : 47
Kayıt tarihi : 16/09/09
Nerden : isvec
Mesaj Sayısı : 2453
Tecrübe Puanı : 20474

Rabıta-ı Şerife/ Üstad'in (N-F-K)kitabindan Vide
MesajKonu: Rabıta-ı Şerife/ Üstad'in (N-F-K)kitabindan Rabıta-ı Şerife/ Üstad'in (N-F-K)kitabindan EmptyPtsi Şub. 21, 2011 7:23 pm

MEKTUP SURETİ

Biliniz ki, sizin ve bütün insanların din ve dünya saadeti, Mevla olan Hakka ait ''Zat'' ismini zikrederek vaktini mamur etmekle meydana gelir.

Şı kadar ki, ya kamil mürşidden, yahut kamil mürşidin şeriat ve tarikat ölçü ve edeplerine bağlı ve ''bid'at''^yenilik uydurmaları^ icat etmekten sakınır, nisbetleri gerçek mezunlardan usulü ve şekli öğrenilmeksizin zikir ile uğraşılacak olursa, faidesi az ve belki hiç olur. Zira izinli zikir mukarrabin^Hakka yakınlar^ın işi, izinsiz zikir ise ''ebrar''^cennetlikler^in amelidir.

''Cennetliklerin iyilikleri Hakka yakınların kötülükleridir.''

Hükmü bunlar hakkındadır.

Sizin ara-sıra zikirle uğraştığınızı, fakat izin almamış olduğunuzu bildiğimden tafsilatıyla yazıyorum. Tekrar tekrar okuyup saklayınız:

''Zikr'' kelimesi Arapçadır. Türkçe manası anmak, yani hatırlamak.. Hatırlamak ise kalbin sıfatlarındandır. Lisanın onda payı yoktur.
Böyle olunca, bilinen zikir üç kısımdır:

1-Yalnız dille, yani kalp beraber değilken yapılan ki, faidesi azdır.
''Azap, o kimselere ki, Allah'ın zikrini işittikçe kalplerine kasvet çöker!''
Mealli ayet bu nevi zikir hakkındadır.

2-Yalnız kalbi^içten^zikir ki lisanın onda haz ve yeri yoktur.
İşte bizim yolumuz, Nakşilik tarikatına mahsus zikir budur.

''Rabbinizi gizli ve yalvarışlı anınız!''
''Biliniz ki, ancak Allah'ın zikriyle kalp doyar.''
''Rabbinizi nefsinizde zikrediniz!..''

Zikrin yalvarış halinde ve gizli olmasındaki fazileti ve kalpleri tatmin etmesindeki hikmeti anlatan yukarıdaki ayet mealleri ve benzerleri, hesapsız hadisler ve eskilerin eserleriyle sabit tarz...

3-Lisan ve kalble birlikte olanı ki, Allah ehlinin büyükleri, yüksek derecelere erişlerinden sonra bu çeşit zikir ile meşgul olabilirler.

Bizimki büyüklerimizin zikirleri, başlangıç olarak Alemin Fahrine bağlı bir kayfiyet; ve Hicret gecesinde, Sevr mağarasında, Hazret-i Ebubekir'i diz üstü oturtmak ve gözlerini yumdurmak suretiyle talim buyurdukları şekil..

Bu nevi zikir:
''Sadıklarla beraber olunuz!''... ''Nefsini sabra erdir, o kullar içinde ki, her zaman Allah'a dua halindedir!''

Meallerindeki ayetler ve;
''Evliyanın zikrinden rahmet iner!''
Hadisiyle senetlidir.
Maveraunnehir ve Buhara'da 12 asırlık Hanefi alimlerinin yol gösterişleri sırasında bu nevi zikir kullanılmıştır.

Her gün, sabah veya akşam namazından sonra, yahut seçeceğiniz herhangi bir saatte, abdestli olarak, temiz bir yerde ve mümkün mertebe tenha bir noktada oturursunuz. Kıbleye döner ve en büyük edeple gözlerinizi yumarsınız. Lisan ile de yirmi beş kere ''estağrufullah'' dersiniz ve her defasında manasını düşünürek söylersiniz.

Sonra; bir Fatiha ve üç ihlas okur ve Kainatın Efendisiyle, Şeyh Muhammed Bahaüddin, ^Şah-ı Nakşibend^ ve Gavsı Azam Abdülkadir Geylani Hazretleri'ne hediye edersiniz. Ve onların ruhaniyetlerinden şu istirhamda bulunursunuz:
_Beni de yolunuz ve tarikatınız bağlılarından ve müridlerinden , hesabı görülmüşlerinden ve nisbeti yerine getirilmişlerden sayınız!
İhlas suresini eklemeksizin yalnız bir Fatiha daha okur ve Alemin Fahriyle İmam-ı Rabbani^İkinci Bin Yılın Yenileyicisi Şeyh Ahmed-i Faruki Serhendi^ ve Mevlana Halid-i Bağdadi Hazretleri'ne hediye eder, onların ruhaniyetlerinden, keza sizi mahsup ve mensup kabul etmelerini rica edersiniz.

Daha sonra yine İhlas suresi ilave edilmeyerek bir Fatiha okunacak, sevabının misli, Allah ve Resulunden başlanarak Seyyid Seyyid Abdullah ve Seyyid Taha Hazretleri'ne hediye edilecek... O'nu, tekrar bir Fatiha okuyup Alem'in Fahri'nden itibaren Seyyid Muhammed Salih ve Seyyid Fehim Hazretleri'ne göndermek ve aynı istirhamda bulunmak takip edecektir.

Nihayet, kısaca ''tefekkür-ü mevt'' denilen, ölümü düşünmek ve bu düşünce ile hallenmek geliyor.
Kendinizi vakıa halinde ölü ve teneşir tahtası üzerinde, kefene sarılmış tasavvur edeceksiniz!.. Tabuta konulmuş ve mezara gömülmüş..
Mezarda olduğunuz halde, mürşidi, piri, Allah ile aranızda vesile ve vasıta mevkiindeki zatı düşünerek, onu yanınızda ve karşınızda farzedecek ve onun yüce alnına, yani iki kaşı arasına gözlerinizi dikeceksiniz!

Keskin bir aşk iradesşyle,
''Vesileye yapışınız!''
Mealindeki ayete uyarak o zatın ulu simasına hayal haznenizde yer verecek, onu kalbinizde hayal yoliyle durduracaksınız!
İşte rabıta budur.
Nice ayet ve hadis ve eski din büyüklerinin eserleriyle ispatlıdır. Tarikatların hemen hepsinde ve hususiyle Nakşilik yolunda muteber ve mühim bir esastır.
''Rabıta''nın zaman bakımından en kısası bir saatin dörtte biridir. Daha az olursa tesiri de az olur.
Sabit olunmuştur ki, rabıtasız zikir erdirici değil, zikirsiz rabıta ise tek başına erdiricidir!!

Rabıta her işte öncüdür. Hususiyle zikre çalışmada yardımcı ve ulaştırıcıdır. Allah'ın has halvet odası olan kalbi, nefsani kirliliklerden ve şeytani kıyafetlerden temizler. Sultan derecesinde üstün zikrin gelmesine istidat doğması için ona başvurulmuştur.
Rabıta üç kısımdır:
1-Pirin suretini (yüzünü) sadece hayalinde tasarlamak... Bu kısım, zikrin başlangıcında lazımdır.

2-Pirin suretini kalbinde tasavvur etmek... Ve zikir esnasında bu suret ihtiyarsızca zuhur ederse onu kalbinde durdurmak ve böylece zikre devam etmek...

3-Pirin kıyafet ve heyetine aynen bürünmek, kendini mürşid şeklinde görmek ve hayal etmek...Bu vaziyette meydanda olan anki pirdir, kendisi değil...Bu kısım rabıta ibadetlere mahsustur. Mesela Kur'an dinlerken gözlerini yumar ve kendisini pirin vücudu ve kıyafetinde görür. Olan, sanki pirdir, kendisi değil.. Keza Kur'an ve ''Delail'' okurken, vaaz ve ders dinlerken, namaz kılarken kendisini mürşidinin kıyafet ve heyetinde hayal eder. Namazda kıyam (ayakta duruş), kuud (oturuş), kıraat ( Kur'an okuyuş) fiilerini yerine getiren, sanli pirdir, kendisi değil.

Bu tarzda namaz, zikir ve ibadetin halavet ve lezzeti başkadır.
İlahi huzura, o huzura layık bir vasıtayla girilir ve;
''Vesileye yapışınız!''
Mealindeki ayete uygun hareket edilir.
Rabıtanın başka bir tecellisi vardır.
Kendinizi daima pir ile beraber bulundurmuş ve sadıklarla beraber olmayı emreden ayete uymuş oluyorsunuz.
Bu yolda amel eden salik çabuk terakki eder ve Allah'a yakınlığın yüksek derecelerine erer.
Bu son rabıta şekline ''telebbüsi rabıta'' kılığa bürünme rabıtası ismi verilir.
Mürid, telebbüsi rabıta ile şeyhinin kılık ve kıyafetine bürülü olarak kalbine yönelir.
Kalp, sol memenin altında, iki parmak aşağıda, üçüncü parmağın yerinde bir et parçasına ilişik nurani bir kuvvet... Bu et parçası adeta yumurtaya benzer. Sivri başı sol kaburga kemiğinin altında, kalın başı ise içeriye doğru girmiştir. Buna ''kalb-i sanuberi'' derler. ''Sanuberi'' kalb, hakiki kalbe hücre ve yuva gibidir.

Zikredici, vücudunu eziyet ve ağrıya bırakmazsızın, edeble, namazda oturur gibi, dizüstü çöker. Başını ve gövdesini azıcık kalb tarafına doğru meylettirir ve gözlerini yumar. Göz, kalbin delili ve kılavuzudur. Göz neyle meşgul olursa kalb aynı şeyle meşgul olur. Bu yüzden ''zahiri hasse'' ^dış duygu^ aletlerinin faaliyette kalması lazımdır. Vücudun hiçbir uzvu isteğiyle hareket etmeyecektir. Ondan sonra dudakları birbirine yapıştırır , dilini damağına iliştirir ve Celal kelimesini, hayal kanalıyla o nurlu kuvvet üzerinde yürütmeye koyulur.

Yani, hayal lisaniyle,zevk, şevk, hürmet ve tazim duygularının son haddi içinde...
''Hiçbir şer ona misil değildir!''

Mealli ayete uygun olarak hiçbir şeye benzemeyen ve hiçbir şeyin kendisine benzemediği Zat adını, O'nun Celal ismi olan ''Allah, Allah, Allah'' diye söyler. O anda hiçbir sıfatını tasavvur etmez; hatta nazır ve mazur olduğunu da hayaline uğratmaz. Tesbihini alıp sağ elinin baş parmağı ile ''Allah, Allah, Allah'' diye çeker. Kalbine bir hatar^ani olarak kalbe gelen yabancı his ve fikir^ düşmemesi için de, kendisine münasip gelen biçimde, hızlı hızlı, yahut yavaş yavaş zikreder. Zikir, herhalde kalbin muhitinde olmak gerekir.

Zikrin günlük miktarı beş bin olmalıdır. Fakat bu kadarı azdır. Ramazana mahsus olarak on beş bin, Ramazan dışındaysa işiniz olduğu takdirde yedi bin, meşguliyetiniz yoksa yine on beş bin olması evladır.

Zikrin bundan daha ziyade anlatılması imkan dışında...
Zikrin keyfiyeti ancak çok yapılmakla anlaşılır.

Fariside demişlerdir ki;
''Zikri iyi yapmak, çok yapmakla olur.''

Yine fariside demişlerdir ki;
''Can bedendeyken zikret! Kalbin temizliği zikriledir!''

Ve yine Fariside demişlerdir ki;
''Zikirden gayrı herşey, can çıkarmaktan ibarettir!''

Gerçek odur ki, zikir ile kalp temizlenir, zikr ile ilahi muhabbet doğar, zikr ile ibadetin lezzeti duyulur. Zikr ile İslami akide kuvvetlenir. Zikr ile namaza zevk ve şevk duyarak girilir. Zikr ile Şer'i hükümler kolaylık kazanır. Zikr ile taklitçilikten vicdaniliğe geçilir.

''Allah'ı çok çok zikrediniz!''
Hükmü bu hale işarettir.
Şunu bilmez lazımdır ki:
Yüce tarikata bağlanmak önce tövbe, sonra istihareyle olur. Mektubumun elinize geçişinde, eğer arzularsanız, şartlarını toplayıcı bir tövbe, yani:

_Yarabbi, buluğa erişimden bu ana değin ettiğim günahlardan nedamet ettim, pişman oldum ve bundan böyle, inşaallah, günah işlememeye azmettim!

Demek icap eder. Günahların tafsiline, teker teker sayılmasına ihtiyaç yoktur. Zira tarikatimizde tövbe tedricidir, bir defada değildir. Tafsilini zamana bırakmışlardır. Bu da sünnet olan gusüllerdendir. Onda sünnet dışında ve sünnetten fazla bir şey mevcut değildir.

Gusülden sonra bir gece istihare etmelidir. Bu da sünnettir. " İstihareye niyet ettim!" der ve iki rekat istihare namazına durursunuz. İlk rekatta sure eki olarak "Kfirun" ikinci rekatta da "İhlas" suresini okursunuz. Peşinden anlatıldığı gibi, her gün zikre devam edersiniz!

Allah muvaffak buyursun!

Orada okunan " Hatme-i Hacegan" tamamı tamamına tarikatımız edebine uygunsa siz de katılırsınız, değilse uzak kalırsınız!

Şüphe ettiğiniz, yani anlayamadığınız şeyler olursa bize yazarsınız, cevabını gönderirim.

Baki Tevfik Haktan...
İyi sonlar dilerim, biraderim.


Zilkaade/1341
31 Mayıs 1339 (1923)
ARVASİZADE ALDÜLHAKİM
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
kandemir
Yönetici Yardımcı
Yönetici Yardımcı
avatar
Teşekkürleri : 15
Yaş : 26
Kayıt tarihi : 12/07/09
Nerden : .
Mesaj Sayısı : 1354
Tecrübe Puanı : 18632

Rabıta-ı Şerife/ Üstad'in (N-F-K)kitabindan Vide
MesajKonu: Geri: Rabıta-ı Şerife/ Üstad'in (N-F-K)kitabindan Rabıta-ı Şerife/ Üstad'in (N-F-K)kitabindan EmptyPtsi Şub. 21, 2011 9:01 pm

Allah razı olsun
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Rabıta-ı Şerife/ Üstad'in (N-F-K)kitabindan

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Menzil Forum :: İslami İlimler :: Tasavvuf-
SİSTEM BİLGİLERİÖNEMLİ BİLGİLENDİRME
Powered by phpBB2 (subsilver)
Copyright ©2008 - 2011,
Content Relevant URLs by www.akmenzil.net
Kuruluş Tarihi : Paz 24 Ağus. 2008 - 18:30
akmenzil.net sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini onay almaksızın anında siteye yazabilmektedir.Bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcıya aittir.Sitemizde yasalara aykırı herhangi bir materyal bulursanızakmenzil@hotmail.com e-mail adresimize bildirirseniz,şikayetiniz incelendikten sonra en kısa sürede gereken yapılacaktır.
forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar