Menzil Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaHaccın farz olması Untitl13Haccın farz olması Untitl14Latest imagesHaccın farz olması Untitl15AramaGiriş yapKayıt Ol
Kütüphane bölümümüz güncellenmektedir.  "Kadın ve Erkek Eşitliği" konusu tamamlanmıştır.
Bağlantı sorunları nedeniyle Portal sayfası geçici olarak kaldırıldı....
"Program Arşivi" forumuna "Antivirüs Güvenlik" ve "Araçlar" kategorisi açılmıştır.
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Hakkını vermediğimiz iş yüzümüzü ağartmaz
Evlilikler de Bunalıma Girer
Ahirete İnancımız Ölçüsünde Huzurumuz Olur
Ebedi Hayata Doğmak
ABDEST
TALAK (BOŞANMA)
Gül Sultanım (Yeni Video Klip)
Beş Esas
Meleklere İman
Can Feda Edilecek Dost
Paz Şub. 23, 2014 7:32 pm
Paz Şub. 23, 2014 7:27 pm
Paz Şub. 23, 2014 7:18 pm
Paz Şub. 23, 2014 3:07 pm
Ptsi Şub. 17, 2014 3:17 am
Ptsi Şub. 17, 2014 3:09 am
Ptsi Ocak 20, 2014 3:15 am
Cuma Ekim 11, 2013 4:33 am
Çarş. Ekim 09, 2013 2:50 am
Paz Ekim 06, 2013 3:15 pm











Paylaş|

Haccın farz olması

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
YazarMesaj
osmanserhat
Yönetici
Yönetici
osmanserhat
Teşekkürleri : 25
Yaş : 37
Kayıt tarihi : 24/08/08
Nerden : Gül Diyarından
Mesaj Sayısı : 9415
Tecrübe Puanı : 28486

Haccın farz olması Vide
MesajKonu: Haccın farz olması Haccın farz olması EmptyÇarş. Kas. 10, 2010 4:34 am



Kitap yani Kur'ân-ı Kerim, Sünnet ve İcma-ı Ümmet ile sabittir.
Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:


"Ona bir yol bulabilenlerin, gücü yetenlerin Beyti hac ve ziyaret
etmesi ALLAH Teâlâ'nın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse
bilmelidir ki, ALLAH Teâlâ bütün âlemlerden müstağnîdir, kimsenin ibadetine
ihtiyacı yoktur."
(Âl-i İmrân sûresi: 97)


"Bütün insanlara haccı ilan et ki! Gerek yaya olarak, gerekse nice
uzak yoldan gelen yorgun-argın develer üzerinde sana gelsinler."
(Hac
sûresi: 27)


Bu ilan ve çağrı emrini veren ALLAH Teâlâ'dır. O halde bu ilan ve çağrıyı iyi
anlamak gerekir. İlan ve çağırmakla emrolunan ilk önce Hz. İbrahim (A.S.)'dır.
Çağrılacak davetliler bütün insanlar, davete icabet edenler ise teslim
olanlardır. Hz. İbrahim (A.S.)'a Kâbe'yi inşa ettirip namaz kılacaklar için her
türlü şirk unsurundan temizlettikten sonra, ALLAH Teâlâ O'na, insanları hacca
davet etmesini emretmiştir. Veda Haccı'nda ise son Peygamber Hz. Muhammed
(S.A.V.) efendimiz bu İbrahimî çağrıyı yenilemiş ve ebedîleştirmiştir.


Bu çağrı, ALLAH Teâlâ'yı mübarek yer ve zamanlarda anmaya, tevhide ve takvaya
bir çağrıdır. Halkımız arasında çok yaygın olan "Hacca çağrılma"
deyimi, buradan gelmektedir. Şayet bir Müslüman hacca gidebilecek güç ve imkânı
bulabiliyorsa, o bu çağrının doğrudan muhatabıdır ve fazla gecikmeden bu daveti
kabul etmelidir.


Bu İbrahimî çağrıyı duymak istemeyenler, davetin kimden geldiğini, davetçinin
kim olduğunu ve davette neler kazanacağını dikkate almalıdırlar. Aksi takdirde
bu çağrıya icabet etmeyip, son çağrıya katılmak yani ölmek
durumunda kalmaları halinde, neler kaybedeceklerini de düşünmeleri
gerekmektedir. Önemle bak: Haccı, mazeretsiz olarak terk etmenin vebali!
"Ya Rabbi! Ben Senin Rızan İçin HACC Yapmak İstiyorum." İsimli eserimiz.
Israrla tavsiye ettiğimiz bu eserimizi "TEREKE YAYINCILIK, Namık Kemal
Mh. Yunus Emre Cd.Yavuz Sk. No:9/A Ümraniye-İstanbul, TEL: 0216 521 39 56 0532
610 33 49" adresinden temin edebilirsiniz. Alıp okumadan sakın hacca gitmeyiniz.


Her yıl tekrarlanan bu çağrıyı "lebbeyk!" diyerek kabul etme
bahtiyarlığına eren Müslüman da, bunun herhangi bir ülkeye sıradan yapılmış bir
seyahat davetiyesi olmadığını bilmelidir. Bunun çok çok özel bir çağrı olduğunu,
kendisinin de ALLAH Teâlâ'nın seçkin davetlileri arasına girdiğini ve O'nun
huzuruna hangi ruh hali ile gideceğini idrak etmelidir. Kısaca, bu çağrıyı,
niçin ve nereye çağrıldığını anlamalıdır.


"Hac ve umreyi ALLAH Teâlâ için tamam yapınız..." (Bakara
sûresi: 196)


Bu âyet-i kerimeler, haccın Müslümanlara farz kılındığını ve bunun bir
"ALLAH Teâlâ hakkı" olduğunu ifade etmektedir.


Haccın farz olduğunu bildiren bir çok hadîs-i şerif vardır. Abdullah b. Ömer
(R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:


"İslâm beş temel esas üzerine kurulmuştur: ALLAH Teâlâ'dan başka ilah
olmadığına ve Muhammed'in ALLAH Teâlâ'nın Resûlü olduğuna şehadet etmek, namaz
kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak."
(Buharî,
İman: l, No: 8, 1/12; Müslim, İman: 19-22; Tirmizî, İman: 3; Nesâî, İman: 13)


Bu hadîs-i şerifte "hac" ibadeti İslâm'ın beş temel esası
arasında zikredilmiştir. Hakiki Müslüman olabilmek için işbu beş temel esası
yapmak zaruridir.


Hz. Ömer (R.A.) anlatıyor: Bir gün Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin
huzurunda bulunduğumuz sırada elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah, yoldan gelmiş
bir hali olmayan ve hiç kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Hz. Peygamber
(S.A.V.) Efendimizin yanına sokuldu, önüne oturdu ve dizlerini Hz. Peygamber
(S.A.V.) Efendimizin dizlerine dayadı, ellerini kendi dizinin üzerine koydu ve
şöyle dedi:


- Ya Muhammed! Bana İslâm'ı anlat, İslâm hakkında bana bilgi ver!
Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:


"İslâm, ALLAH Teâlâ'dan başka ilah olmadığına ve
Muhammed'in ALLAH Teâlâ'nın Resûlü olduğuna şehadet etmen, namazı dosdoğru
kılman, zekatı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirebilirsen Kâbe'yi
ziyaret etmen, hac yapmandır."
(Müslim, Îmân: 1, No:1, 1/37; Buhârî,
Îman: 37)


Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Cebrail'e verdiği cevapta hem hac ibadetinin
İslâm'ın beş temel esasından biri olduğunu, hem de bu ibadeti ancak imkânı
olanların yapmakla yükümlü olduğunu bildirmiştir.






Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://akmenzil.yetkin-forum.com
osmanserhat
Yönetici
Yönetici
osmanserhat
Teşekkürleri : 25
Yaş : 37
Kayıt tarihi : 24/08/08
Nerden : Gül Diyarından
Mesaj Sayısı : 9415
Tecrübe Puanı : 28486

Haccın farz olması Vide
MesajKonu: Geri: Haccın farz olması Haccın farz olması EmptyÇarş. Kas. 10, 2010 4:35 am

Ebu Ümame (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.)
Efendimiz: "Rabbinize ibadet ediniz! Beş vakit namazınızı kılınız!
Ramazan ayındaki orucunuzu tutunuz! Beytinizi yani Kâbe'yi haccediniz!
Mallarınızın zekâtını gönül hoşluğu ile veriniz ki, Rabbinizin cennetine
giresiniz."
(A. b. Hanbel, No: 21757, 5/262 ) buyurdu.


Abdullah b. Abbas (R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz
şöyle buyurdu:


"İslâm'da saruret yani hac yapmamak yoktur." (Ebu Dâvud,
Menasik: 3, No:1729, 1/540)


Saruret: Hiç hac yapmayan veya Ruhbanlarda olduğu şekilde evlenmeyip, bekâr
kalan kimseye denir. Görüldüğü üzere hadîs-i şerif, hac yapabilecek güçte olan
kimseye, kadın olsun, erkek olsun haccetmemek için ileri sürebileceği her çeşit
mâzeret kapısını kapatmaktadır.


Süveyd b. Hacir (R.A.) dayısından naklen şöyle anlatıyor: Arafat ile
Müzdelife arasında Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizle karşılaştım. Devesinin
yularına yapışarak ricada bulundum:


- Ya Resûlellah! Beni Cennete yaklaştıran ve de Cehennemden uzaklaştıracak
ameller nelerdir? Bana öğretir misiniz? Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle
buyurdu:


"ALLAH Teâlâ'ya yemin ederim ki, sen meseleyi özetleyerek sordun.
Fakat büyük bir gerçekten, kelimelerle izahı uzun bir hakikatten söz ederek
cevap istedin. O halde iyi dinle! Beş vakit namazı kıl, farz olduğunda zekatı
ver. Kâbeyi haccet. Bir de insanların sana yapmalarını sevip istediklerini
onlara da yap, insanların sana karşı yapmalarını istemediklerini de onlara
yapma! Öğreneceğini öğrendin. Artık devenin yularını bırak."
(Taberânî,
el-Mu'cemül-Kebir, No: 7284, 8/27


Haccın farz olduğunu bildiren âyet-i kerime ve hadîs-i şeriflerin yanı sıra,
haccın farz olduğu konusunda Müslümanlar arasında hiç ihtilaf olmamış, bu konuda
ümmetin icmaı hasıl olmuştur. (Kâsânî, Bedâius-Sanâî', 2/118; Semerkandî,
Tuhfetül-Fukahâ, 2/379)


Haccı, mazeretsiz olarak terk etmenin vebali


Sağlıklı ve zengin olup hacca gitmek için herhangi bir engeli bulunmayan
kimsenin haccı terketmesinde büyük bir vebal vardır. İslâm'ın beş esasından biri
olan hac ibadetini yerine getirmediğinden dolayı imanı zayıflamış demektir. Bu
duruma düşenlerin akıbeti tehlikelidir. İbadetin önemine binâen bu duruma
düşülmemesi için, Hz. Ali (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz
bizi şöyle uyarıyor:


"Kim kendisini Beytullah'a ulaştıracak kadar azık ve bineğe, yol
vasıtasına sahip olduğu halde haccetmemişse onun yahudi veya hıristiyan olarak
ölmesi arasında fark yoktur. Zira, Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur:

"Ona bir yol bulabilenlerin, gücü yetenlerin Beyti hac ve ziyaret etmesi
ALLAH
Teâlâ'nın insanlar üzerinde bir hakkıdır." (Âl-i
İmrân sûresi: 97 - Tirmizî, Hac: 3, No:812, 2/219) Yine bu manada Abdurrahman b.
Sabit (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz: "Bir
Müslüman engelleyici bir hastalık, belirgin bir ihtiyaç ve zalim bir yönetici ve
yönetim baskısı olmaksızın İslâm Dini'nin farz kıldığı haccı yapmadan ölürse o,
iki ölüm halinden biri üzerinde: Dilerse yahudi, dilerse hıristiyan olarak ölsün
fark yoktur."
(İbn-i Ebi Şeybe, Musannef, Hac: 269, No:1, 4/392; Darimi,
Menasik: 2; Beyhekî, es-Sünenül-Kübra, Hac, No: 8743, 6/45)
buyurmuşlardır.


Bu iki hadîs-i şerif, farz bir görev olduğuna inanıldığı halde mazeretsiz
olarak haccı ertelemenin sonucunun ne kadar büyük bir tehlike olduğunu
açıklamaktadır. Bu sebeble ölüm her an gelebileceğine ve sahip olunan imkânlar
da yitirilebileceğine göre hac, bir an önce hayat programı içine alınmalıdır.
Çünkü mezkür iki hadîs-i şerifte hac yapmaya yetecek maddî imkânı olup da hacca
gitmeyenler çok ağır bir üslupla tehdit edilmektedir: Hırıstiyan veya yahudi
olarak ölme tehlikesi, yani küfür üzere ölmek. Bu ifade, tağliz yani "sakındırma
ve korkutmada ağır ifade kullanma" gayesini gütmektedir: Maddî imkâna rağmen
farz olan haccı terketmek, ya bunun farz olduğunu inkâr ve istihfaf yani hafife
almaktan gelir, bu ise küfürdür, ya da emr-i ilâhî'ye isyandan gelir. Öyle ise
küfre düşerek yahudi veya hristiyan mertebesine inme tehlikesi ile başbaşadır.
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz de, haccı emreden âyet-i kerimeyi okuyarak,
haccetmeyenin bu emr-i ilâhî'yi inkâr veya O'na isyan ettiğini ve dolayısıyla
beyan ettiği tehdide delil getirmiş olmaktadır.


Hz. Ömer (R.A.)'da şöyle demiştir: Düşündüm ki: Belli başlı şehir
merkezlerine, birtakım görevli adamları göndereyim. Malî imkânı olup da hac
yapmayan kimseleri tesbit etsinler ve onlara cizye vergisini koysunlar. Onlar
Müslüman değildir! Onlar Müslüman değildir! (Askalânî, Telhisul-Habir, 3/836,
No: 957)





Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://akmenzil.yetkin-forum.com
osmanserhat
Yönetici
Yönetici
osmanserhat
Teşekkürleri : 25
Yaş : 37
Kayıt tarihi : 24/08/08
Nerden : Gül Diyarından
Mesaj Sayısı : 9415
Tecrübe Puanı : 28486

Haccın farz olması Vide
MesajKonu: Geri: Haccın farz olması Haccın farz olması EmptyÇarş. Kas. 10, 2010 4:36 am


Ebu Ümame (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.)
Efendimiz: "Rabbinize ibadet ediniz! Beş vakit namazınızı kılınız!
Ramazan ayındaki orucunuzu tutunuz! Beytinizi yani Kâbe'yi haccediniz!
Mallarınızın zekâtını gönül hoşluğu ile veriniz ki, Rabbinizin cennetine
giresiniz."
(A. b. Hanbel, No: 21757, 5/262 ) buyurdu.


Abdullah b. Abbas (R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz
şöyle buyurdu:


"İslâm'da saruret yani hac yapmamak yoktur." (Ebu Dâvud,
Menasik: 3, No:1729, 1/540)


Saruret: Hiç hac yapmayan veya Ruhbanlarda olduğu şekilde evlenmeyip, bekâr
kalan kimseye denir. Görüldüğü üzere hadîs-i şerif, hac yapabilecek güçte olan
kimseye, kadın olsun, erkek olsun haccetmemek için ileri sürebileceği her çeşit
mâzeret kapısını kapatmaktadır.


Süveyd b. Hacir (R.A.) dayısından naklen şöyle anlatıyor: Arafat ile
Müzdelife arasında Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizle karşılaştım. Devesinin
yularına yapışarak ricada bulundum:


- Ya Resûlellah! Beni Cennete yaklaştıran ve de Cehennemden uzaklaştıracak
ameller nelerdir? Bana öğretir misiniz? Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle
buyurdu:


"ALLAH Teâlâ'ya yemin ederim ki, sen meseleyi özetleyerek sordun.
Fakat büyük bir gerçekten, kelimelerle izahı uzun bir hakikatten söz ederek
cevap istedin. O halde iyi dinle! Beş vakit namazı kıl, farz olduğunda zekatı
ver. Kâbeyi haccet. Bir de insanların sana yapmalarını sevip istediklerini
onlara da yap, insanların sana karşı yapmalarını istemediklerini de onlara
yapma! Öğreneceğini öğrendin. Artık devenin yularını bırak."
(Taberânî,
el-Mu'cemül-Kebir, No: 7284, 8/27


Haccın farz olduğunu bildiren âyet-i kerime ve hadîs-i şeriflerin yanı sıra,
haccın farz olduğu konusunda Müslümanlar arasında hiç ihtilaf olmamış, bu konuda
ümmetin icmaı hasıl olmuştur. (Kâsânî, Bedâius-Sanâî', 2/118; Semerkandî,
Tuhfetül-Fukahâ, 2/379)


Haccı, mazeretsiz olarak terk etmenin vebali


Sağlıklı ve zengin olup hacca gitmek için herhangi bir engeli bulunmayan
kimsenin haccı terketmesinde büyük bir vebal vardır. İslâm'ın beş esasından biri
olan hac ibadetini yerine getirmediğinden dolayı imanı zayıflamış demektir. Bu
duruma düşenlerin akıbeti tehlikelidir. İbadetin önemine binâen bu duruma
düşülmemesi için, Hz. Ali (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz
bizi şöyle uyarıyor:


"Kim kendisini Beytullah'a ulaştıracak kadar azık ve bineğe, yol
vasıtasına sahip olduğu halde haccetmemişse onun yahudi veya hıristiyan olarak
ölmesi arasında fark yoktur. Zira, Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur:

"Ona bir yol bulabilenlerin, gücü yetenlerin Beyti hac ve ziyaret etmesi
ALLAH
Teâlâ'nın insanlar üzerinde bir hakkıdır." (Âl-i
İmrân sûresi: 97 - Tirmizî, Hac: 3, No:812, 2/219) Yine bu manada Abdurrahman b.
Sabit (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz: "Bir
Müslüman engelleyici bir hastalık, belirgin bir ihtiyaç ve zalim bir yönetici ve
yönetim baskısı olmaksızın İslâm Dini'nin farz kıldığı haccı yapmadan ölürse o,
iki ölüm halinden biri üzerinde: Dilerse yahudi, dilerse hıristiyan olarak ölsün
fark yoktur."
(İbn-i Ebi Şeybe, Musannef, Hac: 269, No:1, 4/392; Darimi,
Menasik: 2; Beyhekî, es-Sünenül-Kübra, Hac, No: 8743, 6/45)
buyurmuşlardır.


Bu iki hadîs-i şerif, farz bir görev olduğuna inanıldığı halde mazeretsiz
olarak haccı ertelemenin sonucunun ne kadar büyük bir tehlike olduğunu
açıklamaktadır. Bu sebeble ölüm her an gelebileceğine ve sahip olunan imkânlar
da yitirilebileceğine göre hac, bir an önce hayat programı içine alınmalıdır.
Çünkü mezkür iki hadîs-i şerifte hac yapmaya yetecek maddî imkânı olup da hacca
gitmeyenler çok ağır bir üslupla tehdit edilmektedir: Hırıstiyan veya yahudi
olarak ölme tehlikesi, yani küfür üzere ölmek. Bu ifade, tağliz yani "sakındırma
ve korkutmada ağır ifade kullanma" gayesini gütmektedir: Maddî imkâna rağmen
farz olan haccı terketmek, ya bunun farz olduğunu inkâr ve istihfaf yani hafife
almaktan gelir, bu ise küfürdür, ya da emr-i ilâhî'ye isyandan gelir. Öyle ise
küfre düşerek yahudi veya hristiyan mertebesine inme tehlikesi ile başbaşadır.
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz de, haccı emreden âyet-i kerimeyi okuyarak,
haccetmeyenin bu emr-i ilâhî'yi inkâr veya O'na isyan ettiğini ve dolayısıyla
beyan ettiği tehdide delil getirmiş olmaktadır.


Hz. Ömer (R.A.)'da şöyle demiştir: Düşündüm ki: Belli başlı şehir
merkezlerine, birtakım görevli adamları göndereyim. Malî imkânı olup da hac
yapmayan kimseleri tesbit etsinler ve onlara cizye vergisini koysunlar. Onlar
Müslüman değildir! Onlar Müslüman değildir! (Askalânî, Telhisul-Habir, 3/836,
No: 957)





Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://akmenzil.yetkin-forum.com

Haccın farz olması

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Menzil Forum :: İslami İlimler :: Akaid-i Ehl-i Sünnet-
SİSTEM BİLGİLERİÖNEMLİ BİLGİLENDİRME
Powered by phpBB2 (subsilver)
Copyright ©2008 - 2011,
Content Relevant URLs by www.akmenzil.net
Kuruluş Tarihi : Paz 24 Ağus. 2008 - 18:30
akmenzil.net sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini onay almaksızın anında siteye yazabilmektedir.Bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcıya aittir.Sitemizde yasalara aykırı herhangi bir materyal bulursanızakmenzil@hotmail.com e-mail adresimize bildirirseniz,şikayetiniz incelendikten sonra en kısa sürede gereken yapılacaktır.
forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar