Menzil Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaŞiddet Türkiye’nin Yakasından Düşmüyor Untitl13Şiddet Türkiye’nin Yakasından Düşmüyor Untitl14Latest imagesŞiddet Türkiye’nin Yakasından Düşmüyor Untitl15AramaGiriş yapKayıt Ol
Kütüphane bölümümüz güncellenmektedir.  "Kadın ve Erkek Eşitliği" konusu tamamlanmıştır.
Bağlantı sorunları nedeniyle Portal sayfası geçici olarak kaldırıldı....
"Program Arşivi" forumuna "Antivirüs Güvenlik" ve "Araçlar" kategorisi açılmıştır.
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Hakkını vermediğimiz iş yüzümüzü ağartmaz
Evlilikler de Bunalıma Girer
Ahirete İnancımız Ölçüsünde Huzurumuz Olur
Ebedi Hayata Doğmak
ABDEST
TALAK (BOŞANMA)
Gül Sultanım (Yeni Video Klip)
Beş Esas
Meleklere İman
Can Feda Edilecek Dost
Paz Şub. 23, 2014 7:32 pm
Paz Şub. 23, 2014 7:27 pm
Paz Şub. 23, 2014 7:18 pm
Paz Şub. 23, 2014 3:07 pm
Ptsi Şub. 17, 2014 3:17 am
Ptsi Şub. 17, 2014 3:09 am
Ptsi Ocak 20, 2014 3:15 am
Cuma Ekim 11, 2013 4:33 am
Çarş. Ekim 09, 2013 2:50 am
Paz Ekim 06, 2013 3:15 pm











Paylaş|

Şiddet Türkiye’nin Yakasından Düşmüyor

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
YazarMesaj
osmanserhat
Yönetici
Yönetici
osmanserhat
Teşekkürleri : 25
Yaş : 37
Kayıt tarihi : 24/08/08
Nerden : Gül Diyarından
Mesaj Sayısı : 9415
Tecrübe Puanı : 28486

Şiddet Türkiye’nin Yakasından Düşmüyor Vide
MesajKonu: Şiddet Türkiye’nin Yakasından Düşmüyor Şiddet Türkiye’nin Yakasından Düşmüyor EmptyPaz Ara. 18, 2011 6:24 am

Dünya Hali - Kasım 2011

Sadık ŞANLI

Şiddet Türkiye’nin Yakasından Düşmüyor

Türkiye, Kürt sorununun doğurduğu şiddetin dozunun hayli arttığı bir ayı geride bıraktı. PKK’nın 18 Ekim’de Bitlis Güroymak’ta düzenlediği mayınlı saldırı sonucu 5 polis şehit olurken, aralarında iki yaşında bir kız çocuğunun da bulunduğu 5 sivil vatandaş hayatını kaybetti. 19 Ekim’de ise Hakkari’nin Çukurca ve Yüksekova ilçelerinde güvenlik güçlerine ait sekiz farklı noktaya eş zamanlı düzenlenen PKK saldırıları sonucu 26 asker şehit olurken, 19 asker de yaralandı. Bu saldırı, son 27 yılda PKK’nın güvenlik güçlerine karşı düzenlediği en büyük 4. saldırı olarak kayıtlara geçti.

Ülke genelinde yoğun bir tepkiyle karşılanan saldırı sonrası Türk Silahlı Kuvvetleri, Hakkari ve Kuzey Irak’taki PKK kamplarını hedef alan geniş kapsamlı bir harekât başlattı. Harekâtın ikinci gününde internet sitesinde bir açıklamaya yer veren Genelkurmay Başkanlığı, Hakkari Kazan Vadisi/Cevizli bölgesinde sürdürülen operasyonlarda 49 PKK’lının öldürüldüğünü açıkladı. Diğer yandan Ekim ayı içerisinde bölgedeki PKK hedeflerine savaş uçaklarının gerçekleştirdiği operasyonlar sonucu aralarında üst düzey üç örgüt yöneticisinin bulunduğu onlarca PKK’lının öldürüldüğü, PKK’nın üst organı olan Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) tarafından duyuruldu.

PKK, son dönemde yaptığı saldırıların en önemli gerekçesi olarak KCK yapılanmasına yönelik tutuklamaları gösteriyor. Hükümet kanadı ise, KCK yapılanmasının işleyişini sağlayan “KCK Sözleşmesi”nin, yasama, yürütme ve yargısıyla bir devlet yapılanması ortaya çıkartacağını, dolayısıyla bunun anayasaya aykırı ve kabul edilemez olduğunu belirterek KCK’ya yönelik operasyonların arkasında duruyor.

KCK davası henüz yargı aşamasında. Bu dava kapsamında şu ana kadar 700’e yakın kişi tutuklandı. Davanın nasıl sonuçlanacağı merakla bekleniyor. Bununla birlikte Türkiye kamuoyu Türk’üyle, Kürt’üyle son dönemde artışa geçen şiddet olaylarının bir an önce son bulmasını arzuluyor. Kürt sorununun yalnızca silahla çözülemeyeceği, toplumda yaygın bir kanaat haline gelmiş durumda. İktidarıyla, muhalefetiyle tüm siyasi partiler ve pek çok sivil toplum kuruluşu son 27 yılda olmadığı kadar seslerini yükselterek, akan kanın durması ve sorunun diyalogla çözümü noktasında fikirlerini bildiriyorlar.

Temmuz ayından bu yana yaşanan birçok gelişme, sorunun barışçıl yollardan çözümünün mümkün olduğunu ortaya koyuyor. Kamuoyunun haberdar olduğu ve büyük bir olgunlukla karşıladığı Öcalan-Devlet görüşmeleri ve ses kaydı medyada yer alan PKK-MİT görüşmelerine rağmen şiddetin yeniden artışa geçmesine toplumun artık tahammülü yok.

Sorunu büyük oranda çözecek yeni anayasanın yapım sürecinde terör ve şiddetin değil, evrensel normlara uygun bir anayasaya sahip olmamızı mümkün kılacak tartışmaların ve diyalog zemininin oluşmasına çabalamak, meselenin tüm tarafları için zorunluluk arz ediyor.

Kaddafi’nin İbretlik Sonu

Arap Baharı’nın bir uzantısı olarak 16 Şubat’ta Libya’da başlayan halk isyanı, ülkeyi 42 yıl yöneten Muammer Kaddafi’nin öldürülmesiyle sonuçlandı. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da en uzun süre yönetimde kalmayı başaran diktatör olan Kaddafi, 23 Ağustos’ta Libya Geçiş Hükümeti Konseyi’nin başkent Trablus’u almasıyla birlikte devlet başkanı koltuğunu kaybetmişti. Aradan geçen yaklaşık iki aylık süre içerisinde nerede saklandığı bilinmeyen Kaddafi’nin, doğduğu şehir Sirte’de olduğu NATO kuvvetlerince tespit edildi. 20 Ekim’de kaçtığı konvoy NATO bünyesindeki Fransız savaş uçaklarınca vurulan Kaddafi, yaralı olarak ele geçirildi.

Haberin dünya kamuoyunca duyulmasından kısa bir süre sonra Kaddafi’nin öldüğü haberi yayıldı. Sonrasında yayınlanan görüntüler ise Kaddafi’nin Libyalı isyancılar tarafından yaralı ele geçirildikten sonra, linç edilerek öldürüldüğünü ortaya çıkardı. Kaddafi ile birlikte oğlu Mutassım’ın da yaralı olarak yakalanıp öldürüldüğü ortaya çıkarken, Kaddafi ve oğlunun tedavileri yapılmadan ve mahkemeye çıkarılmaksızın öldürülmeleri yoğun tartışmaları da beraberinde getirdi.

Yaşanan gelişmeler sonrası Kaddafi’nin Cezayir’e sığınan eşi Safiye Kaddafi ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Navi Pillay, Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi ve oğlu Mutassım’ın öldürülmesiyle ilgili olarak kapsamlı bir soruşturma yapılması çağrısında bulundu.

Diğer yandan, Kaddafi’nin bir soğuk hava deposunda tutulan ve halkın ziyaretine açılan naaşının nereye defnedileceği tartışmaları henüz son bulmazken, NATO, devrik liderin ölümüyle birlikte Libya’da sürdürdüğü operasyona son verdiğini açıkladı.

Olaylı hayatı ve ölümüyle dünyanın en çok konuşulan politikacılarından biri olan Muammer Kaddafi, 1942 yılında Libya’nın Sirte şehrinde doğdu. Libya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirdikten sonra askerî eğitim alan Kaddafi, 1966’da kısa bir süre İngiltere’de uzmanlık eğitimi aldı. İngiltere dönüşünde Libya ordusunda aktif göreve başlayan Kaddafi, yüzbaşı rütbesindeyken, 1 Ekim 1969 yılında, Türkiye’de kaplıca tedavisi gören Kral I. İdris yönetimini darbeyle devirerek iktidara geçmişti. 42 yıl boyunca Libya halkını yöneten Kaddafi, ardında petrol zengini olmasına rağmen yoksul ve enkaza dönmüş bir ülke bıraktı.

Avrupa Birliği’nin Anahtar Ülkesi Türkiye

Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı 2011 yılı Avrupa Birliği Türkiye İlerleme Raporu, 12 Ekim’de yayınlandı. Avrupa Birliği Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle’nin açıkladığı raporda, ordu-sivil ilişkileri, yeni anayasa, yargı reformları, Ergenekon ve darbe planları yargılamaları, ifade ve basın özgürlüğü başta olmak üzere Türkiye’ye dair son bir yıllık değerlendirmeler yer aldı.

AB raporunda, hükümetin ordu üzerindeki kontrolü olumlu değerlendirilirken, askerî alanda Türkiye’nin yapması gereken reformların gerçekleşmemesi eleştirildi. 12 Eylül referandumuyla kabul edilen anayasa paketinin özellikle yargıda standartları yükselttiği kaydedilen raporda, Türkiye’nin yargı alanında ilerleme sağlamaya devam ettiği ve Adalet Bakanlığı’nın HSYK üzerindeki etkisinin azaldığı kaydedildi.

Raporda, Türkiye’nin yeni anayasa yapım sürecine de değinilerek, “Yeni anayasa, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve azınlık haklarına saygıyı güvence altına alan kurumların istikrarını güçlendirecek ve aralarında Kürt meselesinin de bulunduğu köklü sorunların çözülmesini sağlayacaktır. Hükümet ve muhalefet, özgürlükleri merkezine alan yeni anayasa için çalışma konusunda taahhütte bulundular. Anayasanın hazırlanması sürecinde tüm siyasi partiler ve sivil toplum dahil en geniş istişarelerin gerçekleştirilmesinin güvence altına alınmasına azami dikkat edilmelidir.” sözlerine yer verildi.

Raporda, Ergenekon davası ve darbe planlarına yönelik diğer soruşturmaların “Türkiye açısından demokrasiye karşı işlendiği iddia edilen suçlara ışık tutmak ve hukukun üstünlüğüyle demokratik kurumların uygun işleyişine güveni artırmak için fırsat kalmaya devam ettiği” belirtilirken, kamuoyunda, süren davaların meşruiyetiyle ilgili endişelere neden olabilecek uygulamalardan da kaçınılması gerektiği belirtildi.

İlerleme raporunda, Türkiye’de gerçekleşen yüksek sayıda ifade özgürlüğü ihlali ve basın özgürlüğünün pratikte kısıtlanmasının endişe doğurduğu belirtilirken, “Türkiye’de ceza yasaları büyük ölçüde sorunlu ve ifade özgürlüğünü orantısız şekilde kısıtlamaya açık. Basın kanunu ve ******’ü koruma kanunu da ifade özgürlüğünü kısıtlamada kullanılıyor.” görüşüne yer verilerek, Türk Ceza Kanunu’nun bazı maddeleriyle Terörle Mücadele Kanunu’nun 6’ncı ve 7’nci maddelerinin değiştirilmesi talep edildi. Raporda ayrıca, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ülkedeki belirgin kutuplaşma atmosferinde “uzlaştırıcı rolünü sürdürmesi” nedeniyle övgü aldı.

Stefan Füle’nin “Türkiye anahtar ülke, Avrupa Birliği ile ilişkilerde ortaya yeni pozitif bir ajanda koymalı” sözleriyle sunduğu rapor, Türkiye’nin AB için önemini ortaya koymakla birlikte, Türkiye’nin Avrupa ile entegrasyonu ve evrensel normlarda bir devlet ve hayat standartlarına kavuşması açısından önemli bir kılavuz olarak önümüzde duruyor.

Evlilikler Azalıyor Boşanmalar Artıyor

Mayıs 2011 tarihli 149. sayımızda, “Tehlike Çanları ‘Aile’ İçin Çalıyor” başlıklı bir habere köşemizde yer vermiştik. Haberde, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) nisan ayı başında yayınladığı bir araştırma sonucundan hareketle, Türkiye’de son yıllarda boşanmayla sonuçlanan evliliklere değinmiştik. Tablo netti: Boşanma oranı aydan aya, yıldan yıla artış gösteriyor, buna mukabil çoğu yanlış eş seçiminden kaynaklanan boşanmalar sonucu ise aile ve toplum günden güne yara alıyordu.

TÜİK, Ekim ayında yayınladığı yeni bir araştırmayla boşanmayla sonuçlanan evliliklere dair yeni verileri ortaya koydu. 2006-2010 yılları arasındaki son dört yılı kapsayan araştırma sonuçlarına göre, 2006 yılında 636 bin 121 çift evlenirken, bu sayı dört yıl içinde yüzde 8,4 azalarak, 582 bin 715’e geriledi. 2006’da 93 bin 489 olan boşanma sayısı ise, 2010 yılında yüzde 26,8 artışla 118 bin 568’e yükseldi. Boşanmalar en fazla evliliğin ilk beş yılında gerçekleşirken, en fazla boşanma Ege Bölgesi’nde gerçekleşti. Türkiye’de ortalama evlenme yaşının da yükseldiğini ortaya koyan araştırma sonuçlarına göre, evlenme yaşı 4 yılda erkeklerde 26,1’den 26,5’e, kadınlarda 22,8’den 23,2’ye yükseldi. 2011 yılının ikinci çeyreğinde (Nisan-Mayıs-Haziran) 169 bin 787 çift evlenirken, 33 bin 702 çift ise boşandı. Evlenenlerin sayısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,7 artış meydana geldi.

Araştırma sonuçlarını yorumlayan uzmanlara göre, evlilik oranındaki artışın her yıl gerilemesi, boşanma oranlarının ise artış göstermesi, toplumsal dinamikleri ve manevi değerleri sarsacak çeşitli tehlikeleri beraberinde getiriyor. Uzmanlar, evlilik oranındaki düşüşün temel sebepleri arasında evlilik dışı ilişkileri normal gösteren söylemler ve yayınların etkili olduğunu belirtirken, özellikle TV dizilerinin bu sorunda önemli bir rolünün olduğunu ifade ediyorlar. Boşanmalarda ise yanlış eş seçimleri kadar, evlilik kavramının içini boşaltan yayınların etkili olduğu kaydediliyor.
Anayasada “toplumun temeli” olarak nitelenen ve korunması için tedbir almak devletin görevleri arasında sayılan ailenin ciddi bir sarsıntı ile karşı karşıya olduğunu belirtmekle beraber, bu olumsuzluğun önüne geçebilmek adına hem devlet hem toplumun üstüne büyük sorumluluklar düştüğünü hatırlatmakta yarar var.

Kısa Kısa

Mısır’ın başkenti Kahire’de İsrail ile Hamas arasında yapılan esir değişimi konusunun müzakere edildiği görüşmelerin olumlu sonuçlanması, bölgenin geleceği açısından önemli bir gelişmeydi. Görüşmeler sonrası iki tarafın esir değişimi konusunda anlaştığı açıklanırken, İsrail, Hamas’ın 5.5 yıldır esir tuttuğu Gilat Şalid isimli askerine karşılık, 280’i müebbet hapis cezasına mahkum edilen 450 Filistinli tutukluyu serbest bıraktı. Anlaşmaya göre İsrail’in toplamda 1027 Filistinli mahkûmu serbest bırakacağı açıklandı. Yaşanan bu gelişme, Filistin politikası ve Gazze’ye uyguladığı haksız ambargo nedeniyle uzun bir süredir dünya kamuoyunun tepkisini çeken İsrail’in yumuşama sinyalleri olarak yorumlandı. Yapılan yorumlarda öne çıkan bir diğer değerlendirme ise, önümüzdeki süreçte Filistin ve İsrail taraflarının görüşmeleri devam ettireceği ve iki devletli bir model üzerinde uzlaşarak kalıcı bir barışın tesisiyle bölgenin huzura kavuşacağı yönünde.

***

İspanya ve Fransa’nın Bask bölgelerinde bağımsız bir devlet kurmak amacıyla 43 yıl önce silahlı faaliyete başlayan ETA (Bask Vatanı ve Özgürlük) Örgütü, 20 Ekim itibarıyla silah bıraktığını açıkladı. ETA’nın yaptığı açıklamada, her iki ülkenin hükümetleri, Bask bağımsız bölgesi için barışçıl bir çözüm üretecek diyaloğa davet edildi. Açıklamada “Şimdi geleceğe umutla bakma ve sorumlu davranma zamanıdır.” denirken, yeni bir politik çağın başladığı, soruna siyasetle doğru ve demokratik bir çözüm sunma imkanının değerlendirilmesi gerektiği ifade edildi. Avrupa Birliği terör örgütleri listesinde yer alan ETA, bugüne kadar yaptığı eylemlerle 800 civarında asker ve sivilin ölümüne neden olmuştu.

***

Türkiye gündemini son yıllarda Kürt sorunu, yeni anayasa tartışmaları, dış politikada yaşanan gelişmeler hayli meşgul ederken, en az bu konular kadar önemli bir başka konunun üzerinde yeterince durulmadığını görüyoruz. İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin yaptığı bir araştırmaya göre, sadece eylül ayında iş kazaları sonucu 43 işçi hayatını kaybederken, yaklaşık 600 işçi de yaralandı. 2011’in ilk 9 ayında iş kazaları sonucu ölen işçi sayısı ise 419 olarak gerçekleşti. Bu süre içerisinde PKK ile mücadelede bu kadar ölümün yaşanmadığı göz önüne alınırsa, durumun ciddiyeti ortaya çıkıyor. İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu ölümlerde dünyada ilk sıralarda yer alan ülkemizde iş ve işçi güvenliğinin sağlanması açısından acilen gerekli önlemlerin alınması ve denetimlerin yapılması gerekiyor.

***

Adalet Bakanlığı verileri ve “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu”nun hazırladığı bir rapora göre, Türkiye’de 2002 ile 2011’in ilk altı ayı arasında toplam 4 bin 410 kadın cinayete kurban gitti. Bu cinayetler büyük oranda kadınların eşleri, babaları ve erkek kardeşlerince işlenirken, 2002’de 66 olan öldürülen kadın sayısının, yüzde 1400’lük artışla 2009 yılında bin 126’ya yükseldiği ifade edildi. Diğer yandan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün yaptığı ‘Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması’na göre ise, toplumda iki kadından biri aile içi şiddete maruz kalıyor. Bu araştırmalar gösteriyor ki, kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesi için ağır yaptırımlara ihtiyaç var. Türkiye son yıllarda kadın hakları ve aile içi şiddetin önlenmesine yönelik önemli yasalar çıkarttı. Bu yasaların resmî makamlarca daha titiz uygulanması, sorunu tam gideremese de büyük oranda azaltacaktır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://akmenzil.yetkin-forum.com

Şiddet Türkiye’nin Yakasından Düşmüyor

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Menzil Forum :: Semerkand & Radyo & TV :: Semerkand Dergisi-
SİSTEM BİLGİLERİÖNEMLİ BİLGİLENDİRME
Powered by phpBB2 (subsilver)
Copyright ©2008 - 2011,
Content Relevant URLs by www.akmenzil.net
Kuruluş Tarihi : Paz 24 Ağus. 2008 - 18:30
akmenzil.net sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini onay almaksızın anında siteye yazabilmektedir.Bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcıya aittir.Sitemizde yasalara aykırı herhangi bir materyal bulursanızakmenzil@hotmail.com e-mail adresimize bildirirseniz,şikayetiniz incelendikten sonra en kısa sürede gereken yapılacaktır.
Yetkinforum.com | Bilgi | Dinler | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar