Menzil Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaEdep Bir Tac imiş   Untitl13Edep Bir Tac imiş   Untitl14Latest imagesEdep Bir Tac imiş   Untitl15AramaGiriş yapKayıt Ol
Kütüphane bölümümüz güncellenmektedir.  "Kadın ve Erkek Eşitliği" konusu tamamlanmıştır.
Bağlantı sorunları nedeniyle Portal sayfası geçici olarak kaldırıldı....
"Program Arşivi" forumuna "Antivirüs Güvenlik" ve "Araçlar" kategorisi açılmıştır.
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Hakkını vermediğimiz iş yüzümüzü ağartmaz
Evlilikler de Bunalıma Girer
Ahirete İnancımız Ölçüsünde Huzurumuz Olur
Ebedi Hayata Doğmak
ABDEST
TALAK (BOŞANMA)
Gül Sultanım (Yeni Video Klip)
Beş Esas
Meleklere İman
Can Feda Edilecek Dost
Paz Şub. 23, 2014 7:32 pm
Paz Şub. 23, 2014 7:27 pm
Paz Şub. 23, 2014 7:18 pm
Paz Şub. 23, 2014 3:07 pm
Ptsi Şub. 17, 2014 3:17 am
Ptsi Şub. 17, 2014 3:09 am
Ptsi Ocak 20, 2014 3:15 am
Cuma Ekim 11, 2013 4:33 am
Çarş. Ekim 09, 2013 2:50 am
Paz Ekim 06, 2013 3:15 pm











Paylaş|

Edep Bir Tac imiş

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
YazarMesaj
osmanserhat
Yönetici
Yönetici
osmanserhat
Teşekkürleri : 25
Yaş : 38
Kayıt tarihi : 24/08/08
Nerden : Gül Diyarından
Mesaj Sayısı : 9415
Tecrübe Puanı : 28486

Edep Bir Tac imiş   Vide
MesajKonu: Edep Bir Tac imiş Edep Bir Tac imiş   EmptyPaz Ara. 18, 2011 6:14 am

Edep Bir Tac imiş

Ali UYSAL

Edep elbisesi mümin olanın üzerine giyip bir daha üzerinden asla çıkarmayacağı en güzel elbisedir. Efendimiz s.a.v. aynaya baktığı zamanlarda söylediği: “Allahım yaratılışımı güzelleştirdiğin gibi ahlâkımı da güzelleştir.” duasını yazımıza serlevha yaptığımız zaman görüyoruz ki, hem kalıp hem de ruh olarak müminler güzele doğru kesintisiz bir akış halindedir.

‘Fazilet ve hayırlar ilmi’ diye tanımlayabiliriz ahlâkı. Ahlâk, durup düşünmeksizin insandan kolayca ve kendiliğinden sürekli olarak güzelliklerin ortaya çıkmasıdır. Yani davranışın ahlâk sayılması arada sırada değil, sürekli olmasıyla mümkündür. İnsan olmanın, insanın eşref-i mahlukat sırrına mazhar olmasının sırrı, ahlâkın öz kardeşi olan edep elbisesindedir. Dilimizde edep ve ahlâk genelde bir arada, birbirini tamamlayan bir ikileme olarak kullanılır.

İnsanlar arasındaki muhabbet, saygı, müsamaha ve güven gibi duyguların gelişmesi huzurlu bir cemiyet meydana getirir. Bu cemiyetin mayası da edeptir. Edep İslâm’ın emrettiği, güzel saydığı bütün söz ve davranışları kapsar. İyi terbiye, naziklik, usluluk, zariflik, hicap ve hayâ hep edebin anlam çerçevesi içindedir. Edebin çoğulu da âdâptır.

Edebe riayet etmeyen

İnsanoğlu edepten mahrum ise ‘insan’ oluş sırrını kaybetmiştir. Çünkü insanı hayvandan farklı ve asil kılan edeptir. “Gönül gözümüzü açıp Allah kelamına bakınca görürüz ki ayet ayet bütün Kur’an’ın manası edeptir.” diyen Hz. Mevlâna’ya kulak verelim:

“Edep insanın kendini tanımasıdır. Edebe riayet etmeyen bir kimse Allah’a yakın olamaz. İlim ve tahsilin insana kazandıracağı ilk şey edep ve incelik değilse, başka bir şey olamaz. Gerçek akıl ve tahsil sahiplerine hiç yakışmayan şey kontrolsüz davranışlardır ve edep dışı hareketlerdir. İnandığımız nizamın ve Kutsal Kitabımız’ın özü edeptir. Saygı ve edepte cimri olanın parada cömert olması bir kıymet ifade etmez.

İslâm, iman ve namazla başlayıp erkân ve edeple devam eden ve derinleşen ilahi bir nizamdır. Ey insan! Anla ki insanın elindeki can ne ise edep de odur. İnsanın kalbindeki, göğsündeki nurlar edepten ibarettir. Ayağını iblisin kafasına koymak, ona hakim olmak istiyorsan gözünü aç anla ki, şeytanı öldüren edeptir.”

‘Peygamberliğin kırkta biri’

Edep tacını giyen müslüman Allah Tealâ’nın razı olduğu kullara dönüşür. Allah’ın razı olduğu kulların birbiriyle münasebetleri de huzurlu bir toplum meydana getirir. Çünkü edep, ölçülü hareket etme, utanma, haddi aşmama, nezaket ehli olma, gönül kırmama gibi insanî eylemlerin hepsini içinde barındıran efsunlu bir güzelliktir. Bu güzelliğe bürünen insan da toplum içinde takdir edilen, sevilen şahsiyetli bir insan olur.

Beşeriyetin en güzel örneği Hz. Peygamber s.a.v.: “Güzel hal, düşünerek hareket etmek ve iktisat (ölçülü davranmak) peygamberliğin kırkta biridir.” buyurur. Bu sözden hareketle anlıyoruz ki insan edep tacıyla peygamberlik vasıflarından birini kazanıyor. Kazanılan edep, nezaket ehli, hürmete layık, cemiyet önünde daima saygı gören insanı meydana getiriyor. Edepten yoksun insan da gerçek değerini kaybediyor.

Abdurrahman es-Safurî, “Allah, hiçbir kimseye akıl ve edepten başka daha üstün bir bağışta bulunmamıştır. O ikisi gencin güzelliğidir. Şayet onları kaybederse hayatın en güzel şeyini kaybetmiş olur.” derken, akıl gibi büyük bir nimetle edebi yan yana zikretmesi de dikkat çekicidir.

İlahi aşka bizi götüren yollar da edepten ibarettir. Rabbimize varabilmek için varlığımızı edeple süslemek gerekir. Bu noktada Hz. Mevlâna ne güzel söyler: “Ey aşıklar nefsinizi edeple süsleyin. Zira aşk yollarının hepsi de edepten ibarettir.”

Kulluk da edeple

Müslüman ibadetlerle, amellerle Rabbinin rızasına kavuşur. Dolayısıyla dinî hayatın varlığı için de edebe tam riayet etmek gerekmektedir. Enes bin Malik r.a. bu hususta şöyle buyurur: “Amelde edep, onun kabulune işarettir.”

Amellerimiz, dinî vecibelerimiz de belirli bir âdâp ile gerçekleşmeli. Zira âdâba riayet etmeden amellerin tam olduğunu söyleyemeyiz. Âdâba uyanlar müstehapların ecrine ulaşır, müstehapları ihmal etmeyen, sünnetlere muhalif davranmayan kişi vacibi terk etmez. Vaciplerin ikmaliyle de farzlar ihsan derecesine ulaşır. Velhasıl ibadetlerde edebe riayet ne kadar fazla olursa, kabulüne dair ümit de artar.

Zekât ve sadakaya kadar amellerimizi gerçekleştirirken hep İslâmî edep çizgisinde bulunmamız emredilmektedir. Nitekim veren verdiği için kuruntuya kapılıp alanı rencide etmemelidir. Yüce Kur’an’da, “Eğer sadakaları aşikâr verirseniz o ne güzel; onları gizler, bu şekilde verirseniz işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah, (gizli olarak vermeniz sebebiyle) günahlarınızdan bir kısmını örter. Allah ne yaparsanız ondan hakkıyla haberdardır.” buyuran yüce Mevlâ iyiliğin nasıl yapılacağını, bunun edep ölçüsünü ne güzel verir.

Celal Basrî hazretleri ibadetler konusunda edebin önemini şöyle ifade eder: “Tevhid imanı, iman da dinin hükümlerini tatbik etmeyi gerektirir. Dinî hayatı olmayanın imanı da, tevhidi de olmaz.”

İlla edep, illa edep

İlla edep noktasından hareketle kelamın da edebini göz ardı edemeyiz. Hızırzâde Said Bey bu hususta ne güzel söyler: “Sükûtu, bilmediğinden değil edebindendir / Gerçi söylemez amma neler bilir aşık.”

Kalemin, ismin hakkını vermek davasında olan kalem ve kelam sahibi için edep, en büyük tac ve muazzam bir hazinedir. Osmanlı bakiyesi mesnevihanlarımızdan merhum Tahirü’l-Mevlevî: “Edep hem terbiye hem edebiyat demektir.”der. Şinasi de: “Edebiyat fennî bir marifettir ki, insana edep hasletini kazandırdığı için ona edep, edebiyatçıya da edip denmiştir.” tesbitlerinden hareketle edebiyatı edepten ayrı düşünemeyiz. Hatta sözlük dünyamıza bir göz atın, kalıplaşmış, deyimleşmiş edeple hayat bulan yüzlerce ifade ile karşılaşırız: ‘Edep çiçeği’, ‘edep erkân’, ‘edep yâ hû’, ‘edep dahilinde’, ‘edebini bilmek’, ‘edebiyle oturmak’, ‘edebini takınmak’, ‘edebî kelam’ vs…

“Edepsiz kemal olmaz” hikmetinden hareketle gerçek edip, üstün eserler vücuda getirmek istiyorsa kalemine edep suyuyla abdest aldırmak zorundadır. Yoksa bayağı, çirkin, bâtıl ve argo sözlerle toplumun hoşuna gider zannıyla meydana getirilmiş eserler hem sayfayı, hem kalemi, hem de okuyanın idrakini bulandırıp kirleteceği için edebî eser kıymetine asla ulaşamayacaktır. Edebiyat hazinemize yüzyıllar ötesinden ışık saçan eserlere bakınız, hep şu hakikati görürsünüz: “Ehl-i diller arasında aradım, kıldım talep / Her hüner makbul imiş illâ edep illâ edep.”

O’nu ayna edinerek

Edep tacını, elbisesini giyerken kendimize çeki düzen vereceğimiz kâinatın aynası Efendimiz s.a.v.’e bakmalıyız. Süleyman Çelebi merhumun ifadesiyle: “Zatıma mir’at (ayna) edindim zatını.” hikmetinden yola çıkmalıyız. Çünkü Efendimiz s.a.v.: “Beni Rabbim terbiye etti ve ne güzel terbiye etti...” buyurur. Ahlâkı Kur’an olan Efendimiz, edep tacının hakiki sahibidir. Nitekim Kur’an-ı Hakim’de Yüce Mevlâ Ahzâb suresinde şöyle buyurur: “Ey inananlar! Andolsun ki sizin için Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok anan kimseler için Rasulullah en güzel örnektir.” Müminlerin annesi Hz. Aişe r.a.: “O’nun ahlâkı bütünüyle Kur’an’dı.” der. Kalem suresinde de “Şüphesiz sen büyük bir ahlâk üzeresin.” buyurulur.

Kur’an-ı Kerim’i kendine ölçü yapan, bütünüyle ona uyan, kısaca yaşayan Kur’an olan Kâinatın Efendisi’ne uyarak edep ilmini tahsil etmeliyiz. Efendimiz ki, insanlara asla kırıcı söz söylemeyen, güzel söz sahibi, yetimlerin koruyucusu, kul hakkına riayette hassas terazi, muhatabına tüm cephesiyle yüzünü dönen... Edep sözcüğünün varlık sebebi Efendimiz s.a.v.’i kendimize ayna yapmalıyız, böylece edep dairesine gireriz.

Sonuç olarak bir Allah dostunun ifadesiyle: “Âdemi ikmale sebep, lazım olan cümle edep.” hikmetince kendimizi ikmal etmiş, tamamlamış oluruz. Böylece, “edep üzre olan fani cihanda, muzaffer oldu hem bunda hem anda” hikmetince iki cihan saadetine ereriz. İnşallah.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://akmenzil.yetkin-forum.com

Edep Bir Tac imiş

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Menzil Forum :: Semerkand & Radyo & TV :: Semerkand Dergisi-
SİSTEM BİLGİLERİÖNEMLİ BİLGİLENDİRME
Powered by phpBB2 (subsilver)
Copyright ©2008 - 2011,
Content Relevant URLs by www.akmenzil.net
Kuruluş Tarihi : Paz 24 Ağus. 2008 - 18:30
akmenzil.net sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini onay almaksızın anında siteye yazabilmektedir.Bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcıya aittir.Sitemizde yasalara aykırı herhangi bir materyal bulursanızakmenzil@hotmail.com e-mail adresimize bildirirseniz,şikayetiniz incelendikten sonra en kısa sürede gereken yapılacaktır.
forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar